I
bu elimi senin için
komşunun bahçesinden gül çalarken kestim
dalından düşmüş bir eriğe bastım
bir serçeyi ürküttüm
birazdan ölecek bir hayvan gibi öksüren eski çeşmeden
avuç avuç su içtim
"canım benim
ben senin inandığın şeylere saygı duymuyorum," diyorum
kendime
"saygı duyduğum şey inanıyor oluşun."
bu yaşa geldim hâlâ kendimle uzlaşamıyorum
eğer bir gün ölüm haberimi alırsan
afiş yapıştırmanın yasak olduğu duvarlara;
güzel günlere dair bir şeyler yaz
kavga etmeyi, direnmeyi ve cüreti yeniden hatırlat insanlara
öfkeyi anımsa, sıyrılan bir deri gibi anımsa
çünkü çağ; kasvetli ve ağır
Devrim Horlu-Taştaki Dikiş İzi
“herkes en az iki dil biliyor ne mutlu
herkes birkaç insan,birkaç cennet,birkaç ömür
bense hep yarım ağız konuşuyorum
dilim pek dönmüyor,hem utanıyorum
bir ömrüm daha olsa sıkılırım diye düşünüyorum”
Genç olmasına rağmen kalemine hayran kalıp kıskandığım şair Devrim Horlu. Özgün,yormayan, çokça hüzün dolu diliyle tam bir kelime işçisi. Otuziki şiirin bulunduğu kitaptaki favorim -kuruotlarıyakarlarkiyeşersin- oldu.Tabii diğer şiirlerde de kurduğu metaforlarla ördüğü iskelet bence çok başarılıydı. Şiir seviciler hiç beklemeyin derim!
#bitavsiyemvar
ben elimi senin için
komşunun bahçesinden gül çalarken kestim
vazgeçtim sesimi bir simitçiye verip yardımını ummayı
ama yine de
her şeye rağmen bir gün yine de
sen de beni benim seni çağırdığım gibi çağır
ne zaman başın sıkışsa
çiçek satan çingenelere ver dudaklarını
öyle bağır
"eğer bir gün ölüm haberimi alırsan
afiş yapıştırmanın yasak olduğu duvarlara
güzel günlere dair bir şeyler yaz
kavga etmeyi, direnmeyi ve cüreti yeniden hatırlat insanlara
öfkeyi anımsa, sıyrılan bir deri gibi anımsa
çünkü çağ; ağır ve kasvetli"
"sevgilim bana sürekli burjuva diyorsun ama öyle değilim
seni soğan kıran bir inşaat işçisinin kalbiyle sevebilirim
hem azimliyim, daha güzel bir resim çizebilir
ya da daha iyi bir fıkra anlatabilirim"