Sözler ve Alıntılar
Genellikle gücün zirve noktasına ulaşan insanlar, karşılarında bir rakip görmez, kanunlara uymaz, başkalarının haklarını gasp eder, hukuku yerle bir ederler. Buna göre Allah’ın insanları her türlü hatadan ve yanılgıdan masum kanun ve kurallara ve doğru yola yönlendirmesi gerekir. İşte bu yol nübüvvet yoludur. Allah nübüvvet kurumu aracılığıyla düşünce yolundan başka bir yolla, vahiy yoluyla kullarından bazılarına bir dizi inanç esasını ve ahkâmı öğretir. Bu hükümleri hayata geçirmek insanı gerçek saadete ulaştırır.
Tarihin bize gösterdiği kadarıyla, insanların çoğunluğunun fıtrat sayesinde daima tek bir Allah’a inandıklarını anlıyoruz. İslam dışında, Hristiyanlık, Yahudilik, Mecusilik, Budizm’de de aynı inançla karşılaşırız. Yaratıcı’nın varlığını inkar edenlerin ellerinde Yaratıcı’nın yokluğuna dair bir delil bulunmamaktadır, bulunmayacaktır da. Onlar, Yaratıcı’nın varlığına dair bir delilimiz yok derler; yokluğuna dair delil mevcut diyemezler.
Materyalist bitişi, “bilmiyorum.” der, “yok” demez. Başka bir deyişle materyalist bir insan kuşkucudur, inkarcı değil.
Yüce Allah Kur’ân’ında bu manaya işaretle şöyle buyurur:
“Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman helak eder. Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar.”(Câsiye/24)
Nitekim insan vicdanı, düzenli bir şekilde üst üste dizilmiş birkaç tuğlanın bile tesadüfen o şekli aldıklarına inanmaz. Bu yüzdendir ki insan fıtratı, varlık aleminin bir dayanağının olduğunu, bu dayanağında varlığın kaynağı ve mucidi olduğunu, âlemi ayakta tuttuğunu itiraf eder. İşte bu ilim ve kudretin kaynağı sonsuz varlık Allah’tır ve varlık düzeni O’nun varlık deryasından beslenir.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“ O’da: Bizim Rabbimiz, her şeye hılkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir, dedi.” (Ta-ha/50)
imam Ali’nin 25 yıllık sessizliğinin nedenleri
Hz. Ali efendimiz, savaşmaya kalkışsaydı Müslümanlar arasında ihtilaf çıkardı. Bunu fırsat bilen münafıklar, Yahudiler ve Hristiyanlar da el ele verip İslâmın kökünü kazır, putperestliğini yeniden diriltirlerdi. Müseyleme-i Kezzab gibi yalancı peygamberlerin ortaya çıkması gibi başka birtakım olaylar da Hz. Ali’nin hakkından vazgeçip sessiz kalmayı tercih etmesinde önmeli rol oynatmıştır.
Bize de o makamı nasip eyle Allah’ım...
İlk Müslümanlar, Hz. Peygamber’den bağışlanma talebinde bulunur, Peygamber Efendimizin dualarıyla yüce şehadet makamına nail olurlardı. Şehit olup bu dünyadan göçenlerin arkasından ölmediği, diri olduğu için ağlamazlardı.
Cimriliğin topluma etkisi
İnsanı kötü söz söylemek, iffetsizlik, hırsızlık, yol kesicilik, cinayet gibi suçlara sürükleyen en güçlü amil fakirliktir. Zengin sınıfın cimriliği, yoksul sınıfın içinde öfke, kin ve intikam duygularını besler. Bu yüzden cimri insan toplum içerisinde bir numaralı düşman olarak görülür. Dünyanın Yaratıcısı’nın şiddetli azabına ve dünya halklarının nefretine mazhar olur.