Tevhid Risaleleri 4

Abdullah Yıldırım

Tevhid Risaleleri 4 Gönderileri

Tevhid Risaleleri 4 kitaplarını, Tevhid Risaleleri 4 sözleri ve alıntılarını, Tevhid Risaleleri 4 yazarlarını, Tevhid Risaleleri 4 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şeyhu'l-İslam, kelamcılara ve onlara benzeyenlere karşı olan reddinde şöyle demiştir: "Bir kavimde; zekâ, kavrayış, zühd ve ahlak olması o kavme saadet getirmez, saadet ancak bir olan Allah'a iman etmekle gerçekleşir. Zekânın kuvveti, bedenin kuvveti menzilesindedir. Rey ve ilim ehli de, mülk ve yönetim sahipleri menzilesindedir. Bütün bunlar, ortağı olmayan tek olan Allah'a ibadet edip yegâne ilah olarak onu tanyarak, diğer ilahlan terk etmedikçe fayda sağlamaz. işte bu, "La ilahe illallah" sözünün manasıdır ki onların (filozofların) hikmetinde bu yoktur, tek olan Allah'a ibadet edip mahlâkata ibadeti nehyetmek gibi hususlar onların hikmetinde, felsefesinde yer almaz. Bilakis dünyadaki bütün şirkler onların cinsinden kişilerin görüşlerine dayanarak icad edilmiştir. Onlar șirki emredenler ve yapanlardır. Onlardan șirki emretmeyenler ise ondan nehy etmez. Bilakis hem tevhidi hem şirki bir arada kabul ederler. Eğer muvahhidleri tercih ederlerse, öylesine tercih ederler. Onların içindeki başkaları ise müșrikleri tercih eder. Böylece ikisine birden karşı çıkmış olurlar. Bunu iyi düşün, çünkü bu gerçekten çok faydalıdır.
Malum olduğu üzere hüccetin ikamesinin manası, Allah'ın ve resulünün kelamıı Ebu Bekir es-Sıddık'ın anladığı gibi anlaması değildir. Bilakis, Allah'ın ve resulünün kelamı ulaştığında ve özür olacak unsurlardan da soyutlandığında bu kimse kâfirdir. Tıpkı tüm kâfrlere Kur'an ile hüccetin ikame olunması gibi. Bununla beraber Allahu Teâlâ șöyle buyurmuştur; "Onların kalpleri üzerinde anlamamaları için örtüler, kulaklarına da ağırlık koyduk" (En'am,25)
Reklam
Kendisine hüccet ikame olunan muayyen kişi tekfir edilir.
İbn'ul Kayym Menazil șerhinde söyle demiştir: Tek ve Samed olan Allah'tan başka ibadete layık ilah olmadığına șehadet etmek -ki O, doğurmamış ve doğrulmamıştır onun benzeri hicbir șey yoktur.- işte bu apaçk Tevhid olup en büyük șirki de reddetmektedir. Tevhidin azameti sebebiyledir ki, onun adma kıble tayin olundu, bunun için kanlara ve mallara karşı zimmet (dokunulmazlık) tahsis edildi, bu sayede Daru'l-küff, Darul-islam'dan ayrlmış bulundu. Onun kabul vasıtasıyla insanlarn dine girmesi geçerli oldu. Kalbin kabulünün geçerli kıldığı doğru bir șehadet ile şüpheden, şaşkınlıktan ve kuşkudan kurtulmalarından sonra, șayet güzel bir şekilde istidlal etmezlerse (Tevhiď'in delilerini araștırıp ortaya koymazlarsa) işte bu, șahitlerle sıhhat kazanan avamın tevhididir. Şahitlerden kasıt, risalet ve mahlûkâtır ki bunlar sem (işitmeye dayalı delillerle yani naslar) yoluyla vacip olur, Hakk göstermekle bulunur, șahitlerin görüntüleriyle (göstermeleriyle) de büyür.
İbrahim'in milletinden başkası, putlara ibadet etmekten kurtulamamıştır. Sonuç olarak, yeryüzündekilerin çoğu putlara ibadet etme fitnesine kapılmıs ve bundan İbrahim (aleyhisseIam)'ın milletine tabi olan Hanifler dışında kimse kurtulamamıştır. Yeryüzünde putlara ibadet işi Allah'u Tealâ’nın haber verdiği gibi Nuh (aleyhisselam'ın kavmi tarafindan başlatımış ve putların bekçileri, görevlileri, perdedarları ve de putlara ibadetin kurallarını anlatan kitaplar yeryüzünü doldurmuştur Haniferin imamı İbrahim (aleyhisselam) şöyle demiştir; Beni ve çocuklarımı putlara ibadet etmekten uzak tut!" (İbrahim,35)
"Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar." (A'raf,179) Öyle ki bu cahillerden kendisini ilme ve fıkha nisbet eden bazıları "Kiblemize yönelen hiç kimse kafir olmaz" diyecek duruma gelmişlerdir. Hâlbuki Ehl-i Sünnetin "Kıble ehlinden hiç kimseyi günahlarından ötürü tekfir etmeyiz." sözünden kastı küfür ve şirk haricindeki günahlardan ötürü kıble ehlinden kimseyi tekfir etmeyiz anlamındadır. Gerek șeyhin zamanındaki gerekse günümüzdeki batıl ehli ise bu sözü kıbleye dönerek namaz kılan birisi küfür ve şirk ișlese de tekfir edilmez ma'nasında kullanmaktadırlar. Halbuki böyle bir ma'na, imamların ittifakıyla batıldır. Ebu Ubeyd Kasım bin Sellam'ın senediyle naklettiğine göre ibn Mesud Radyallahu anh șöyle demiștir: <Bir kul Allah'tan başkasına kurban kesmedikce veya_Allah'tan baskasına namaz klmadıkça şirke ve küfre girmez> (Kitab'ul Iman, 95 no: 29,Mektebet'ul Mearif 1421) Bundan dolayı, kendi döneminde Hanbelilerin ve Ehl-i Sünnet'in imamlarından birisi olan İmam el-Berbehari Rahimehullah "Şerh'us Sunne" adlı eserinde șöyle demektedir: <Allah'ın Kitabı'ndan bir ayeti inkâr etmedikçe yahut Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hadislerinden birini inkâr etmedikçe veya Allah'tan başkasına namaz kılmadıkça; ya da Allah'tan baskasına kurban kesmedikce Ehli Kıble'den hic kimse İslam' dan çıkmaz. Bunlardan herhangi birini yaparsa, onu İslâm'dan çıkarmak (tekfir etmek) senin üzerinde bir yükümlülüktür.>
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.