Tevhidin Hakikati

Yusuf el-Karadavi

En Eski Tevhidin Hakikati Gönderileri

En Eski Tevhidin Hakikati kitaplarını, en eski Tevhidin Hakikati sözleri ve alıntılarını, en eski Tevhidin Hakikati yazarlarını, en eski Tevhidin Hakikati yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Peygamberlerin getirdiği ve İslam'ın yerleşmesi, pekişmesi ve korunması için özen gösterdiği tevhidin gerçekleşmesi, köklerinin sağlamlaşması ve dallarının uzaması için şu üç maddenin bulunması gerekir: 1.ihlasla yalnızca Allah'a ibadet etmek 2. Tavukları intihar etmek bütün kağıtlar inkar etmek ve onlara tapanlardan veya onları dost edinenler Den uzak durmak 3. şirkin her çeşidinden ve mertebesinden sakınmak ve ona giden yolları kapatma
Küçük şirkin çeşitlerinden biri, Allah’tan başkası adına yemin etmektir. Peygamber adına, Kabe-i muazzama adına, herhangi bir veli adına, herhangi bir büyük adına veya vatan, baba, dede gibi herhangi bir mahluk adına yemin etmek gibi... Bütün bunlar şirktir. Bir hadiste, “Her kim Allah’tan başkası adına yemin ederse kafir olmuştur veya şirk koşmuştur.” buyrulmuştur. ( Tirmizi rivayet etmiş olup hasen hadis olduğunu belirtmiştir.)
Reklam
Dengeli şahsiyetin oluşması... Tevhid, hayattaki yönü belli olan, gayesini “bir” leyen, yolunu belirleyen dengeli kişiliğin oluşmasına yardımcı olur. Allah’tan başka ilah yoktur. Yalnızken de toplum içinde de yalnız O’na yönelir. Mutluluk ve üzüntüde ona dua eder, O’nu razı edecek her türlü küçük veya büyük ameli işler.
Tevhid, kişiye güven ve itminan verir. Şirk toplumunun musallat olduğu korkuya uğramazlar. İnsanların kendi kendilerine ürettikleri korkuların; rızık korkusunun, ölüm korkusunun, nefis korkusunun, çocuk ve aile korkusunun, insan korkusunun, cin korkusunun ve ölümden sonrasından korkmanın yollarını kapatır.
Allah (c.c)’tan Başkasını Kanun Koyucu Kabul Etmek Büyük Şirktir Yine birçok insana gizli gelen büyük şirkten biri de Allah (c.c)'tan başkasını kanun koyucu ve hakem kabul etmektir. Başka bir deyişle, bazı insanların kendileri ve başkaları için mutlak kanun koyma hakkını herhangi bir ferde veya cemaate vermesidir. Allah (c.c.)'ın izin vermediği ve O'nun şeriatına ters düşen bir şekilde onlar için dilediklerini helal ve haram kılarlar. Onların sistemlerini ve kanunlarını belirlerler. Yahut onların metot ve fikirlerini yerleştirirler. O insanlar da sanki isyan edilmeyip itaat edilmesi gereken ilahî bir şeriat veya semavî bir hükümmüş gibi kendileri için belirlenen ve yasalaştırılan o şeylere tâbi olur ve itaat ederler. Yarattıkları için hüküm koymak sadece Allah (c. c.)'ın hakkıdır. Onları yaratan, rızıklandıran ve gizli-açık tüm nimetleri onlara bahşeden O'dur. Onlara sorumluluk yüklemek, emretmek, yasaklamak, helal veya haram kılmak sadece Allah (c.c.)'ın hakkıdır. Çünkü insanların rabbi, maliki ve ilahı O'dur. O'nun dışında hiç kimse rububiyete, mülke ve ulûhiyete sahip değil ki onun hükmetme ve yasa koyma hakkı bulunsun. Dünya, Allah (c.c.)'ın yurdudur. Bu yurttaki bütün insanlar O'nun kuludur ve sorumluluğu altındadır. Bu yurdun lideri ve hâkimi Allah'tır. Sadece O hükmeder, yasa koyar, helal ve haram kılar. Yönetilenlere ise dinlemek ve itaat etmek düşer. Bir memleketteki fertlerden biri, kanun koyma, yasaklama, helal veya haram kılma hakkı olduğunu iddia ederse; Hâkim'in kullarının bazılarını Allah (c.c.)'ın hükmünde O'na ortak koşmuş olurlar, yalnızca Allah (c.c.)'a has olan hüküm koyma ve yönetme konusunda O'nunla çatışmış olurlar.
İşte bundan dolayı Kur'an-ı Kerim, ehl-i kitabın şirk içinde olduklarına hükmetmiş ve onlara "müşrikler" adını vermiştir. Çünkü onlar haham ve rahiplerine kanun koyma hakkı tanımışlardır ve onlara helal ve haram kıldıkları konularda itaat etmişlerdir. Kur'an-ı Kerim, bunu Meryem oğlu Mesih'e ibadet etme ile bir tutmuştur. Allah (c.c.)
148 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.