Tilki Daha O Zaman Avcıydı kitaplarını, Tilki Daha O Zaman Avcıydı sözleri ve alıntılarını, Tilki Daha O Zaman Avcıydı yazarlarını, Tilki Daha O Zaman Avcıydı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bu alt tarafı bir elma kurdu," diyor, "elmanın içinde büyür, elmanın kendisindendir."
"Elmanın içinde büyümez," diyor Clara, "elmanın içine girer, bir boydan bir boya kadar yer, sonra dışarı çıkar. Onun yolu budur."
Nobel Ödülü sahibi Herta Müller’in dilimize sadece dört kitabının çevrilmesi çok büyük bir talihsizlik. Üstelik bu kitaplardan sadece ikisinin baskısının olması da bir o kadar üzücü. Müller yeni bir kitabının çevrilmesini merakla beklediğim yazarların en başında geliyor. Yazar genellikle Çavuşesku rejimi altındaki Romanya hakkında yazıyor.
Sizi kendi çocuğummuş gibi sevdim, diyordu diktatörün karısı odaya. O başını sallıyordu, tırnak makasını Adina 'nın elinin yanında masanın üzerinde gördü ve siyah kürk başlığını alnına çekti. Aynı başlığı bir kaç gündür giyiyordu. Sonra kurşunlar ekrandan geçti, bir kışlanın duvarına saplandı, avlunun en pis çıplak köşesine.
Duvar delik deşik ve bomboş duruyordu.
İki yaşlı çiftçi yerde yatıyordu, ayakkabılarının tabanları odaya bakıyordu. Başlarının çevresinde ağır asker postalları duruyordu. ipek eşarpları başlarından boyunlarına kaymış. Onun siyah kürk başlığı kaymamış.
Bu hangisiydi, aynısı, sonuncusu.
Liviu'nun elleri titriyor, televizyonu açıyor; Çavuşesku konuşmasını yapamamış, diyor, millet onu yuhalayarak susturmuş, bir koruması onu perdenin arkasına çekmiş. Adina ağlıyor, ekranda taş zarlar ve pencereler belli-belirsiz, merkez komitesi ve önlerinde paltolar birbirine karışıyor, sıkışmış, binlerce palto bir tarla gibi birbirine karışıyor, Üzerlerinde bir haykırış. Adina'nın yanakları yanıyor, çenesi çözülüyor, elleri ıslak, küçük, bağıran yüzlerden, gözlerden bir yığın, gökyüzüne bakıyorlar. O kaçıyor, diye bağırıyor Liviu, o kaçıyor, o öldü, diye bağırıyor Paul, kaçıyorsa öldü demektir.
Merkez komitenin balkonunun üzerinde havada bir helikopter asılı. Ufalıyor, kaybolup giden yüzen, gri bir iğne ucu. Ekranda boş, siyah beyaz bir gökyüzü var.
Çok yavaş bir sesle, her insanın ağzında bir kor parçası bulunur, dedi, bu yüzden herkesin diline bakılmadı. Öfkeli bir sözcük, bir solukta, iki ayağın bütün bir yaşam boyunca çiğneyeceğinden daha fazlasını çiğneyebilir, dedi.
Olayları okura anlatmadan sezdiren, hayatımda hiç okumadığım tarzda yazılmış bir roman. Anlamak için çok dikkatli bir şekilde okumak, dünya ile bağı koparmak lazım. Önerilir.