Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Altı Kişi Yazarını Arıyor - Liola - Ağzı Çiçekli Adam - Meslek Belgesi

Toplu Oyunları 1

Luigi Pirandello

Toplu Oyunları 1 Sözleri ve Alıntıları

Toplu Oyunları 1 sözleri ve alıntılarını, Toplu Oyunları 1 kitap alıntılarını, Toplu Oyunları 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bizler için bu memlekette artık ne iyilik ne de huzur kaldı.
İnsan suçluluk duygusuna kapılıp acı çekince, kelimelerle avunabilir. Belki de böyle vicdan azabından bile kurtulabilir.
Reklam
Ölüm , bayım, ölüm birden üstümüze konduğunu fark ettiğimiz şu garip, iğrenç sineklerden biri gibi olsaydı... Biri yoluna gidiyor, yoldan geçen bir başkası onu durduruyor ve sakınarak, iki parmağını uzatıp "Bağışlayın, izninizle sayın bayım, üstünüze ölüm konmuş" diyor ve o iki parmağıyla yakalayıp atıyor... Ne güzel olurdu! Ama o iğrenç sineklere benzemez ki ölüm. Sokaktan geçenlerin kimbilir kaçının üstündedir de görmezler, yarın, ertesi gün yapacaklarını düşünürler sakin, içleri rahat.
İnsan toplum içinde yaşayabilmek, hayatta kalabilmek için kendisine "dış görünüş kalıpları" yaratmak zorundadır. Tıpkı Rosario Chiarchiaro gibi herkesin çevresi tarafından üzerine yapıştırılmış bir "maske rolü" bulunmaktadır ki, bundan kaçınmak mümkün değildir. Berretto a sonagli oyununda Pirandello'nun oyun kişisine söylettiği gibi: "... bizler kuklayız, ben kuklayım, o kukla, hepimiz birer kuklayız..."
Şaka Değil
Durmuyorum evde. Dükkân vitrinlerinden genç tezgahtarları seyredip hayran olmam gerek benim. Çünkü, anlıyorsunuz, bir an boş kalırsam... anlıyorsunuz değil mi? Hiç tanımadığım birini öldürebilirim...
Çünkü sevgili bayım, nelerden yapıldığını bilmiyorum ama, var, var, şurada boğazımızda duyuyoruz bir yumruk gibi, hiçbir zaman hoşnut edilmeyen, edilemeyen yaşamı, çünkü yaşadığımız biçimiyle, kendine karşı öyle susuzdur ki, tadılmaya bırakmaz. İçimizde canlı kalan geçmiştedir tat. Orada bizi bağlayan anılardadır yaşamın keyfi. Ama neye bağlayan? Şu aptallığa... şu cansıkıntılarına... şu budalaca kuruntulara... tatsız işlere... mi? Evet, evet. İşke bugünkü davranışlarımız, şu bir aptallık, şu bir cansıkıntısı değil mi? Şimdi bizim için bir talihsizlik, gerçek bir talihsizlik olan şey dört beş yıl, on yıl sonra kimbilir nasıl bir tat kazanacak... ne tadına doyulmaz bir anı olacak şu gözyaşları... Ya yaşam, Tanrım, ya yaşam? Yalnızca, bir gün yitireceğimizi düşünmek bile... günlerimizin sayılı olduğunu bilince özellikle...
Reklam
"Biz alfabeyiz, siz de alfabe öğretilirken kullanılan elma, arı, kedi gibi kelimeler. Biz sonsuza kadar tanımlanmışız, sizse şu anda yaşıyorsunuz. Şu somut, kuşkuya yer vermeyen benliğinizin on beş yıl geçmişte, diyelim on beş yıl önce, ne durumda olduğunu bir düşünün. Hatırlayabiliyor musunuz? O zamanki tutkularınızın ne olduğunu, kaçırmamanız gereken işi, o gece elde etmeniz gereken kadını, o yüce ülküleri, toplum sorunlarına bulacağınız kesin çözümleri hatırlayabiliyor musunuz? Önemli miydi bunlar? Onlar için o kadar gürültü koparmaya değer miydi? Ya on beş yıl sonra? Bugün sizin için çok önemli olan şeyler, bundan sonraki işiniz, karınız, evinizin ipoteği... Bunlar da birer hayal olmayacak mı? Geleceğin, bin dokuz yüz otuz altı yılının hayallerinin gerçek olduğunu düşünebiliyor musunuz? Bunlara güvenebilir misiniz? Bastığınız toprağa güvenebilir misiniz? Yoksa ayağınızın altından kaydığını mı hissediyorsunuz bu toprağın?"
Sayfa 83
Hayata diyorum… -düş kurarak- böyle bağlanmak. Tıpkı demir parmaklıklara sarılan sarmaşık gibi.
Sayfa 176Kitabı okudu
–Durmadan şarkı söylerdi... kimileyin de inadına... –Niçin, inadına? –Birçok şeyi düşünmemek için...
Gertrude: İnandırıcı olmakla hiçbir ilgisi yoktur oyunculuğun. Oyunculuk değil, taklitçiliktir o. Oynadığınız kişiye inanmak, onu yaşamaktır oyunculuk.
Sayfa 24 - Mitos-Boyut Tiyatro YayınlarıKitabı okudu
58 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.