Tarihsel Bir Bakış

Toplum Kuramı

Alex Callinicos

Quotes

See All
Gel Durkheim gel, bizimkiler bu ilimde yüksek lisans dersi verirler sana :)).
...dini ekonomiye indirgemenin yolu­nu da bu indirgemeyi gerçekten gerçekleştirecek yolu da bil­miyoruz.
Sayfa 209 - İletişim Yayınları.
Malthus... Nüfus geometrik bir oranla artma eğilimindeyken (yani her yirmi beş yılda ikiye katlanırken) gıda üretimi aritmetik olarak artar, insan arzusu sınırsız olsa da ta­rım yatırımı daha sonraki iktisatçıların azalan getiri yasası adını verecekleri yasaya bağlıdır: teknik değişmediği sürece, bir birim tarlaya uygulanan her bir ek yatırım birimi, daha az miktarda ürün elde edilmesine neden olacaktır. Bu etmenlerin etkileşimi sürekli bir “salınma” yaratır; bolluğun ve ücretlerin yüksek ol­duğu dönemler, yoksul aileleri daha fazla çocuk sahibi olmaya yüreklendirerek bir süre sonra nüfusun tarım üretiminin büyüme oranını aşan bir oranda artmasına neden olur. Nüfus artışı ücretleri azaltır, yiyecek fiyatlarını artırır, böylece kısa bir sü­re için üreme oranı azalır, ama döngünün en başta başlamasına neden olan refah koşullarını yeniden yaratmak için daha fazla yatırım yapılmasını zorunlu kılar. “Nüfusun, geçim araçlarının çok ötesine geçen sürekli artma eğilimi... sürekli olarak toplu­mun alt sınıflarını sıkıntıya sokar ve koşullarında büyük ve dü­zenli bir iyileşme olmasını engeller.".
Sayfa 67 - İletişim Yayınları.
Reklam
Toplumsal kurum ve davranışlara yönelik somut değerlen­dirmeleri, insan doğasına ilişkin genellemelere dayandırma gi­rişiminin elbette ki öncülleri vardı. Hobbes, İngiliz Devrimi sı­rasında (1640-60) mutlak monarşiyi haklı göstermek için yaz­dığı büyük eseri Leviathan ilk bölümünü “İnsan Üzerine” ad­lı bir bölümle açmıştı.Korku, hırs ve kıskançlığın sonsuz bir yarışa sürüklediği yaratıklara karanlık bir portresini sunuyor­du: “yaşamın kendisi hareketten başka bir şey değildir ve hiç­ bir zaman anlamsız olamayacağı gibi, arzusuz ve korkusuz da olamaz.” Sonuç olarak devletin olmadığı doğal durum zorunlu olarak savaş durumudur: “insanlar onlan korku içinde yaşata­cak ortak bir güç olmadan yaşadıkları zaman, her insanın her insana karşı olduğu, savaş durumu adı verilen durumu yaşar­lar.” Hobbes, daha sonra, bu herkesin herkese savaşından, ya­ni ünlü ifadesindeki biçimiyle “insan yaşamının yalnız, yoksul, kötü, kaba ve kısa” olduğu savaştan kaçınmanın tek yolunun insanlar için bir topluluk aracılığıyla “bütün güç ve kuvvetleri­ni bir kişiye ya da kişilerden oluşan bir meclise, egemene bırak­mak” olduğunu savunur.
Sayfa 44 - İletişim Yayınları.
Smith, piyasa ekonomisini ana toplumsal sınıfların uygun biçimde ödüllendirildiği bir düzeye ulaşma eğilimindeki kendi kendini düzenleyen bir sis­tem olarak görerek, Aydınlanma’nın en yaygın biçimde payla­şılan varsayımlarından birini yansıttı. Philosophelar, yaygın bi­çimde, müdahale edilmediği sürece, şeylerin yöneleceği doğal bir olaylar süreci olduğunu ileri sürüyorlardı. Kuşkusuz bu ko­nuda Galileo ve Nevvton’un ortaya çıkardığı, başka bir nesne tarafından etkide bulunulmadığı sürece belirli bir nesnenin be­lirli bir yönde ilerleyeceğini belirten fizikteki eylemsizlik ilke­sinden etkilenmişlerdi. Ne var ki onlar “doğal” olana norma­tif bir çağrışım kattılar, böylece olayların doğal süreci aynı za­manda olması gereken süreç anlamına gelmeye başladı. Bu ne­denle, Fransız Fizyokratlar Okulu iktisatçılarından biri olan François Quesnay doğal bir fizik yasasına ilişkin olarak şu tanı­mı öne sürdü: “doğal düzendeki bütün fiziksel olaylarin düzenli süreci, açıkça görüldüğü gibi, insanlık için en yararlı olanıdır. ”Buna uygun biçimde, serbest piyasa ekonomisinin sloganı olan “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”i ortaya çıkaran kişi de Quesnay idi.
Sayfa 46 - İletişim Yayınları.
Heidegger.
...dünya her zaman Başkalarıyla paylaştığım bir şeydir ... İçinde-var-olmak her zaman Başkalarıyla birlikte-var-Olmaktır.” Bu nedenle öznelerarasılık insan varoluşunu kurar... "herkes başkasıdır, kimse kendisi değildir”
Sayfa 332 - İletişim Yayınları.
Johan Heilbron, “Rousseau, büyük olasılıkla société(toplum) sözcüğünü temel bir kavram olarak kullanan ve ‘toplumsal’ ilişkiler çerçevesinde açıkça akıl yürü­ten ilk kişilerden biriydi” der.
Sayfa 32 - İletişim Yayınları.
Reklam
J.Butler.
Özne, kendisini yaratan normları tekrarlamaya mahkumdur.
Sayfa 505 - İletişim Yayınları.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.