Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Olgular, Kavramlar, Kuramlar

Toplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik

Ahmet Zeki Ünal

En Yeni Toplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Toplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik sözleri ve alıntılarını, en yeni Toplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dahrendorf iki gerçek arasında açık bir ayrım yapar: Birincisi, mevkiler ve işler farklıdır ve ayrı becerilere gerek gösterir. İkincisi farklı işler birbirine göre daha yüksek veya daha aşağı olarak ayrılır: "Hem mevkilerin sosyal farklılaşması... hem de şöhret ve servete dayalı ve sosyal statünün derecelendirilmesi ile ifade olunan sosyal tabakalaşma vardır" (aktaran Wallace ve Wolf, 2004: 142).
Dahrendorf'un kuramı hem Marx'tan hem de Weber'den esinlenerek yeni bir sınıf görüşü içermektedir. Dahrendorf ekonomik iktidarın bizzat siyasal iktidar olduğunu ileri süren Marksist görüşü reddeder. Marx'ı reddederken Dahrendorf, on dokuzuncu yüzyıldan bu yana sanayi toplumlarında ortaya çıkan değişmelerden bir kısmını temel alır (Poloma, 1993: 116). Bunlardan önemlileri: 1- sermayenin ayrışması, 2- emeğin parçalanması ve 3- yeni orta sınıfın ortaya çıkışıdır.
Reklam
Sorokin'e göre zaman ve mekân şartları içinde farklı görünümler kazansa da aslında her zaman ve mekânda hüküm süren tabakalaşmanın doğal faktörlerini biraz açalım (Başak Avcılar, 1994: 51-54): 1. Birlikte yaşama gerçeği: Sorokin'e göre, sürekli birlikte yaşamak ancak bir grubun üyelerinin ilişki ve davranışlarının düzenlediği bir duşum
Sorokin'e göre, bir sınıfın "normal" olması demek, kendi içinde dayanışmalı olması demektir; "anormal" olmasıysa, kendi içinde çatışma bulunmasıdır. Antagonisttiktir, yani birbirlerine karşıt konumda olmakla kalmaz karşıt olarak ta hareket ederler. Çok-bağlı ve çok-fonksiyonludur, yani insanlar grup içerisinde ekonomik, siyasal ve mesleki görevleriyle çok yönlü bağlılık içinde bulunurlar (Kemerlioğlu, 1996: 38-39).
Eşitsizlik ve sosyal yapı arasındaki ilişkinin, avcı-toplayıcı ile basit bahçıvan toplumlarında zayıf oluşu, ileri bahçıvan ile tarım toplumlarında yüksek oluşu ve çok gelişmiş sanayi toplumlarında düşme göstermesi çan eğrisiyle temsil edilir. Ancak aynı zamanda Lenski, eşitsizliğin, insanın doğası nedeniyle, toplumlarda daima var olacağını ileri süren tutucu tavra doğru kayar. Lenski, hem ideoloji hem de pratikte daha gevşek tabakalaşmış topluma doğru bir hareketin olduğu tezini belgelemek için, sanayi toplumlarında tabakalaşma üzerine yapılmış sosyolojik çalışmalara da başvurmuştur (Poloma, 1993: 140; Wallace ve Wolf, 2004: 191).
Lenski (1966: 160) şu ilkeyi geliştirir: "İleri bir bahçıvanlık düzeyine gelmiş toplumlar arasında, belirgin bir sosyal eşitsizliğin gelişmesinin gerekli önkoşulları, siyaset ve akrabalık sistemlerinin birbirinden ayrılması ve bunun sonucu olarak devletin gelişmesidir".
Reklam
onurun eşitsiz dağılımı, avcı-toplayıcı toplumlarda bir istisna değil kuraldır". Yani "İlkel avcı-toplayıcı toplumlarda, güç, ayrıcalık ve itibar geniş çapta, kişisel beceri ve yetilerin bir işlevi olduğu" (Lenski, 1966: 109) görülmektedir.
Öte yandan Lenski, antropolojik ve tarihsel monografilerle birlikte sosyolojik çalışmaları da kullanarak, değişik toplum tipleri ışığında aksiyomlarını ve bunlardan hareketle oluşturduğu mal ve hizmet bölüşümünün yasalarını sınamaya yönelir. Çalışmalarında incelemek üzere seçtiği toplum tipleri, avcı-toplayıcı toplumlar, basit bahçıvan toplumları, tarım toplumları ve sanayi toplumlarıdır (Ünal, 2004: 90-91).
Lenski sınıf sistemini, "tek bir ölçüte göre sıralanmış sınıflar hiyerarşisi" olarak tanımlar.
Sınıflar, her birinin kıt kaynakları kontrol etmede sahip oldukları güç derecesine göre tanımlanırlar. Karmaşık sanayi toplumlarında, bir birey birden çok sınıfın üyesi olabilir. Bu nedenle sınıf üyeliğinin çok boyutlu bir olgu olarak görülmesi gerekir (Poloma, 1993: 135). (Lenski)
Reklam
Lenski sınıfı "toplumda zor ya da kurumsallaşmış gücün özgül bir şekilde, ayrıcalık ya da itibar açısından benzer konumda olan insanların bir araya gelmeleri" olarak tanımlar.
Lenski güç ve gereksinmenin, tabakalaşma sistemlerini yöneten iki temel ilke olduğu hipotezini ileri sürer (Poloma, 1993: 133).
Lenski, mal ve hizmetlerin bölüşüm biçimleri arasındaki farkların, toplumun teknolojik gelişim düzeyi ile ilgili olduğunu ileri sürer.
Lenski'ye göre, işlevselci ve çatışma kuramları, birbirine karşıt radikal ve tutucu tavırlar göstermelerine karşın tek bir tabakalaşma kuramı oluşturacak şekilde önermeler sağladığını düşünmektedir. Bu sentezleme çabası doğrultusunda Lenski, dikkatleri güç ve ayrıcalık konusu üzerine yoğunlaştırmıştır. Lenski, yapısal-işlevsel gelenek ile çatışmacı yaklaşımdan seçme hipotezler kullanarak mal ve hizmet bölüşümünün iki yasasını geliştirmiştir. Lenski'nin kullandığı hipotezler şöyle özetlenebilir: 1. İnsanlar toplum içinde yaşaması gereken sosyal varlıklardır; 2. genelde, insanlar kendilerinin ya da gruplarının çıkarlarını diğerlerininkinden önde tutarlar; 3. insanoğlu, toplumda mevcut mal ve hizmetler için doyumsuz bir arzuya sahiptir; 4. bireyler, bu kıt mal ve hizmetler için mücadelede eşitsiz bir biçimde donatılmışlardır ve 5. insan güçlü bir şekilde alışkanlıklara yatkındır ve alışkanlıkların sosyal karşılığı olan âdetlerin etkisi altındadır. Eğer insanla ve doğasıyla ilgili bu postulatlar doğruysa, Lenski, bu postulatlardan hareketle aşağıdaki şu iki önermeyi mal ve hizmet bölüşümünün iki yasası olarak belirler: 1. "İnsanlar emeklerinin ürününü, başkalarının kendileri için gerekli ya da yararlı olan eylemlerinin hayatta kalmalarını ve üretkenliklerinin devamlılığını sağladığı ölçüde paylaşırlar" ve 2. "güç, bir toplum tarafından sahip olunan tüm artı ürünün bölüşümünü belirler" (Lenski, 1966: 35-38).
108 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.