Âşık insan, aşkının hiçbir kusurunu görmez.
İyi ve güzel taraflarını abarttıkça abartır, yere göğe sığdıramaz. Onu eleştirenlere öfkelenir ve kusurlarını asla kabul etmez. İnsanüstü bir varlıktır adeta sevgilisi.
Çevresiyle duygu paylaşımı yapmayarak yalnızlaşmak da kişinin kendisine verdiği bir cezadır. Çünkü her travmatik yaşantının kişiye bıraktığı miras, suçluluk duygusudur.
Kontrolcülük. Kadınlarda daha çok rastlanılan travmatik davranışların başında da evliliğin ve eşin kontrolünü bedensel hastalıklara sığınarak yönetme eğilimi gelir. “Akşam iş çıkışı hemen eve gel, baş ağrısından ölüyorum.” veya “Belim tutuldu hareket edemiyorum,” gibi.
Narsistik kişilik bozukluğunun temelini anneyle çatışmalar oluşturur. Annesinden sevgi göremeyen, kendi varlığını fark ettiremeyen, kendilik değeri onaylanmayan çocuk, psikolojik travma yaratarak sahte öz benlik geliştirir.
İpin ucunu bulup bırakmamak önemlidir. Eğer ipi bırakmazsanız, düğümleriniz çözülebilir. Düğümler çözülünce değişim başlar. Hayatınıza değişim gelince gelişim başlar.
Erkekler psikoterapiyi saçma ve anlamsız bulduklarını söyleyerek eşlerine, “Evliliğimizde mutsuz olan sensin. Şikâyetleri olan da sensin. Benlik bir sıkıntı yok. Zaten psikologlara da inanmıyorum.