Türk Aynştaynı: Oktay Sinanoğlu

Emine Çaykara

Türk Aynştaynı: Oktay Sinanoğlu Sözleri ve Alıntıları

Türk Aynştaynı: Oktay Sinanoğlu sözleri ve alıntılarını, Türk Aynştaynı: Oktay Sinanoğlu kitap alıntılarını, Türk Aynştaynı: Oktay Sinanoğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bin senedir Batı, Haçlı seferleriyle Türkün işini bitirmeye uğraşıyor ve Haçlı kafası hiç değişmemiştir. Aynen daha beter olarak Rusya’sından ABD’sine kadar bütün Batı dünyasının temelinde bu yatar; son yıllarda iyice artmıştır da. Batı inanılmaz derece de bağnazdır. İnsan hakları edebiyatı yaptıklarına bakmayın. Batı milletleri birbirlerine karşı bile acımasızdır. Hepsinin gözünü doymak bilmez bir maddiyat hırsı bürümüştür. İnsanın hele hele Asya, Afrika halklarının onların gözünde köle olarak kullanılmaktan öte bir değeri yoktur. Dünya tarihinde gerçek insanlık anlayışı ancak ve ancak binlerce yıldır birbirini takip etmiş Türk devletlerinde olagelmiştir. En son, bunun en bariz örnekleri Osmanlı Türk devleti zamanında görülmüştür. İşte bakın şimdi, Osmanlı Türkünün çekildiği her coğrafyada Batı marifetiyle kan gövdeyi götürüyor. Bunu inkar etmek için akıl, bilgi, mantık ve ciğer (“gönül”ün amiyanesi) noksanı olması gerek. Batı dört beş yüzyıl öncesine kadar bilimleri de, tıbbı da ve insanlık anlayışının ne olduğunu Türkler’den öğrendi. (Sonuncusunu tam öğrenir gibiyken, tekrar unutuverdiler). İşte bu Batı, Türkiye’yi, Türk dünyasını karşısında bir daha büyük güç olarak görmek istemiyor. Dolayısıyla en yoğun yıkıcı etkinlikleri burada. Türkün köküne, kültürüne, diline, geçmişine makas atılıyor. Oktay Sinanoğlu
Sayfa 387Kitabı okudu
Araştırma olmadan üniversite olmaz . 1970 lerde bayağı bir araştırma vardı evrenkentlerde ( üniversite) ihtilalden sonra YÖK ' ü kurdurup işi bitirdiler ODTÜ gibi yerlerden en iyi hocalar başka ülkelere gitmek zorunda kaldı. Belkide sorgulayan insan istenmiyor bizde .? 1980 de YÖK kurulunca Türkiye de gelişmekte olan araştırma havası söndü. Üniversiteler de İngilizce dilinden eğitimlerini yapma modası başlatıldı ( sonunda bugün evrenkentler, artık bilimin yapıldığı yerler değil de âdeta birer İngilizce öğretme dershanelerine dönüştürdüler)
Sayfa 149 - bilimgonulKitabı okudu
Reklam
En korkunç şey kafaların sömürgeleştirilmesidir.
Geçenlerde Turgay Bey ile bir konuşmadan çıkıp taksiye bindik. Arabanın aynasında üstü Amerikan bayrağı boyalı karton bir Noel Baba asılı. Biz de konuşmada ülke elden gidiyor diye bağırmışız, çağırmışız. “Bu da ne oluyor?” dedik. Şoför ODTÜ mezunu bir makine mühendisiymiş, iş bulamamış şoförlüğe başlamış, ayda beş yüz milyon kazanıyormuş ve hayatından memnun olduğunu ifade ediyor. İyi, dedik. Turgay Bey, ülke elden gidiyor diye nutuk çekmeye başladı, genç adam ise “bana ne” diyor. Turgay Bey’e, boş ver, uğraşma, ABD açısından ODTÜ, Bosphorus Ü., böyle adamlar yetiştirmek için kurdurulmuştu. Tabii oralardan da “imalat hatası”, ciğeri bütün insanlar da yetişebildi. En korkunç şey kafaların sömürgeleştirilmesidir. Ve bizde bu oldu artık. İnsanlar aldırmıyor ve kafalar sömürgeleştirilince senin neyin varsa alıp götürürler. Topraklarını da alırlar, sen de orada köle olursun. Oktay Sinanoğlu
Sayfa 395Kitabı okudu
" evet matematik bilimlerin şahıdır , ama matematiğin de sahi sayılar kuramıdır "
Sayfa 122Kitabı okudu
Kimler için çalışıyoruz?
Kurban ülkelerde belirli makamlara gelen veya getirilenlere bir şeyler telkin edilir, onlar da yapar. Tek mesele telkin edilenleri yapmayacak yapıda olanları belli yerlere getirmemektir. Önceleri, yabancı dille eğitim gibi uzun vadede en korkunç düşman oyunlarını kimse bilmiyor zannettim, anlatırız, anlarlar dedim. Sonra baktım bile bile yapılıyor. 40 senedir bu böyle. Öyle ülkelerde, hangi fırkadan (partiden) olurda olsun bu işlerle uğraşanların çoğu “cemiyet”le bağlantılıdır, ülkülemi (ideolojisi) “dünya devleti, tek bayrak, tek dil” olan ya da öyle bilinen cemiyet. Aslında birilerinin dünya hâkimiyeti için çalışmak. Yoksa herkes kardeş olsun, barış içinde yaşasın; herkes aynı imkanlara sahip olsun, oh ne güzel ama gayeleri o değil ki. 1700’lerde kurulan gizli cemiyetlerin gayesi şudur: “Ufak bir zümre bütün dünyaya hakim olsun.” Oktay Sinanoğlu
Sayfa 308Kitabı okudu
Gücümüzü Asya’da bir birlikten almalıyız, Avrupa ile de meşgul olmamız lazım tabii ki, ama ikisini en azından dengelememiz gerekir. Bir de kendimizi bulursak, işte ancak o zaman herkes de bize itibar eder. Batı kültürü içinde yetişmiş bir insan olmama rağmen Asya ülkelerine gidince tamamen kendimi buldum, öz kültürümü daha da bir hissettim... Asıl derinlik ve medeniyet Asya’da zaten. Oktay Sinanoğlu
Sayfa 262Kitabı okudu
Reklam
Gençler!
Türkiye’de adet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının. Sırf üniversite bitirdi desinler diye veya ananız babanız Amerika’da mastır yaptı diye övünebilsin diye yükseköğretime gitmeyin. Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız. Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendinizin dışında, bu ülke, bu ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun. Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir. Maddiyatla maneviyatı dengeleyin. Formülümüz, “bilim+gönül”dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne ulusunuza ne de insanlığa hayrınız dokunur. Gündelik siyaset, çıkar grupları, dışardan güdümlü gizli veya açık “cemiyet”lerden uzak durun. Oktay Sinanoğlu
Sayfa 402Kitabı okudu
İhsan Doğramacı’nın YÖK’ü kurmasıyla, üniversitelerde gelişmekte olan araştırma havası söndü, İngilizce ile derslerin verilmesi garabeti yaygınlaştırılmaya başlandı. Üniversitelerde hocalar, haftada otuz-kırk saat ders verme durumuna düşürüldü, araştırmaya vakit bırakılmadan. Üniversite dediğin, lisemsi bir şey oldu, eski liselerden de beter. Kişilik sahibi, ülke çıkarlarına, ulusal bağımsızlığa, gerçek bilime kendini adamış hocalar evrenkentlerden uzaklaştırıldı. Bütün bunlar bir kişinin kafasından mı çıktı? Hiç sanmam... Oktay Sinanoğlu
Sayfa 150Kitabı okudu
Hisar’ın tepesindeki köşkte Robert Kolej’in Amerikalı rektörü oturuyordu. Yaz okulunun açılışında nezaketen -halbuki kiralamışız, başka bir alakaları yok- rektörüne de “hoş geldin” konuşması yap dedim. Adam kalktı nutuk çekti. “Fatih, İstanbul’u buradan fethetti, biz de Robert Koleji buraya kurduk, buradan fethediyoruz” gibilerden laflar söyledi. Sinir oldum. İçimden, “bir gün gelecek, bu işi halledeceğiz” dedim. Oktay Sinanoğlu
Sayfa 145Kitabı okudu
Türkiye’nin dışarıda bir görüntüsü yok da, orada bizim kadınları haremde gibi zannederler. Halbuki her meslekte eskiden berilerde Türkiye’de, avukat, hakim, profesör, mühendis, doktor olan kadınların oranı Amerika’dakinden çok yüksektir. Üstelik kadınlara oy hakkı verilen ilk ülkelerden biri de Türkiye. Oktay Sinanoğlu
Sayfa 118Kitabı okudu
410 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.