Türk Grup Davranışı

Erol Göka

Türk Grup Davranışı Quotes

You can find Türk Grup Davranışı quotes, Türk Grup Davranışı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
. Eski Türklerin evren ve dünya anlayışı etnosentrik bir özellik göstermektedir. Dünya evrenin merkezindedir, dünyanın merkezinde Türk yurdu, bu yurdun tam ortasında da kutsal dağ Ötüken bulunmaktadır. Dört köşe olarak tasavvur edilen dünyanın Türk yurdunun dışında kalan bölümünde Türklerin düşmanları yaşamaktadır. Bu dünya tasarımını temsil eden düzen tapınak, mezar anıtı, şehir mimarisi ve el sanatlarında etkili olmuştur. [...] Bu etnosentrik kozmolojiden günümüze kalan ve Türk grup davranışının önemli unsurlarından birisini oluşturan öğe ise, dünyanın merkezi ve prototipi olarak algılanan Türk yurdunun, vatanın kutsallığıdır. Göktürk yazıtlarında da açıkça görüleceği gibi Türk vatanı ve Türk milleti, başta Gök-Tanrı olmak üzere, kutsal varlıklar tarafından korunmaktadır. .
Sayfa 99 - Türk KozmolojisiKitabı okudu
Türkçe
. “Bitişimli bir dil, köklere son ekler getirilmesine dayanan, bu son ekler kök değiştirmeyen, kendileri de (ünlü uyumu dışında) değişmeyen ve çeşitli dilbilgisel bağıntıları dile getiren bir dildir... Nitekim Moliere de “Kibarlık Budalası” adlı yapıtında haklı olarak 'Şu Türkçe ne hayran kalınacak bir dil” der ve şöyle sürdürür: 'Az sözcükle çok şey söyler”... Bu dilbilimsel yapı; Türk karakterinin bazı sürekliliklerini; onun, ayrıntıdan söz ederken öze giden zihni yöntemini, tutarlılığını; bireşim, kesinlik, düzenlilik; kesin, belirli ve değişmez kurallara düşkünlük; uyum ve denge eğilimini ortaya koymayı sağlar: Böylece dilin tutuculuğu, o dili konuşanın tutuculuğuna uygun düşmüş olur”. Jean Paul Roux .
Reklam
. Türkiye Cumhuriyeti içindeki vatandaşlar, kendilerini özgür ve eşit hissetmenin yanı sıra bir kolektif bilinç ve duygu halinde de hareket etmektedirler. Bu gerçek, bizi dilin öneminin ikinci boyutuna götürmektedir: Dil, bir grup davranışı ve düşüncesi için de temel zemindir. Aynı dili konuşan insanlar, benzer biçimde düşünürler ve benzer grup davranışı gösterirler. .
. Dünyanın en disiplinli ordularını kurabilen, evlerinde konuklarına karşı muhteşem bir saygı ve alicenaplık sunabilen Türkler, kendi yalnızlıklarıyla baş başa kaldıkları ve onlardan rasyonel davranma ve başkalarının haklarına saygı bekleyen trafik düzeninde beş araba bir şeritte düzgün bir biçimde bile ilerlemeyi başaramıyorlar. .
. “Türk grup davranışının en belirgin özelliklerinden birisi nedir?” diye sorulsa, hemen, “gösteriş ve şatafat düşkünlüğü” diye cevap veririm. Gerçekten de şöyle dikkat kesilip ülkemizdeki yaşam alanlarına baktığımızda geri bıraktırılmış bir ülkede olması gereken rasyonel davranış kalıplarıyla asla uyuşmayan, sosyopatiye ve mafiyöz oluşumlara çanak tutan bu gösteriş ve şatafat düşkünlüğünü hemen görürüz: Bin bir model arabaların doldurduğu yollarımız, giyim kuşamdaki marka merakımız, şehirlerimizin caddelerinde herkese şan olsun diye gezinen düğün alayları, sünnet merasiminden parti toplantılarına hiç susmayan davul zurnalar, övünç vesilesi olan çocuklarımızı yolladığımız okullara ödenen paralar, yazlığımızın oda sayısı, köklerini ta nerelere kadar uzatmaya çalıştığımız soyumuz... Köklü bir Tasavvuf geleneğine sahip olsa da bu topraklarda mütevazılığın nişanesi olan postlar bile en lüks yaşamayı hak eden “mersedesli şeyhler” kılığına girmekte gecikmemiş. .
. (“Bunun haricinde senin, dillerin nasıl kompleks olup, diğer dillerle karışmaları gerektiğini düşünmeni istiyorum. Bir dile o milletin dili diye, ancak başka lisanlardan kendisininkine aktardığı kelimeleri işleyişine yerleştirip onlara iç düzenini sarstırmayacak kadar güçlü, hatta onları kendi sarsan, başkasından aldığını kendisinin gözükecekleri şekilde içine çeken bir dil ise denir.” Machiavelli) .
Reklam
. Türk mitolojisi ve destanları, Tanrı'nın tecelli biçimlerinin yüzlerce örneğiyle doludur. Kağan'a kut'u veren de O'dur. Kağan, “Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi”dir. Osmanlı Sultanları da bu sıfatı kabul etmişler, klasik İslami hilafet anlayışına tavır almışlardır. Ancak kağan hata işlerse göksel ceza (Tanrı'nın gazabı) onu da vuracaktır. Yöneticiye atfedilen bu özellik, Türk grup davranışının temel niteliklerinden birisi olan “itaat"e dayalı bir toplum ortaya çıkarmıştır. Kağana yapılan başkaldırılar ve ona karşı işlenen suçlar Tanrı'ya karşı yapılmış kabul edilir. .
. Güneş ve ayın yanı sıra, yıldızlar ve gezegenler de eski Türk inançlarına göre kutsaldır. Eski Türklerin bir işe girişmeden önce yıldızların ve ayın durumuna baktıkları, ayın başını ve dolunayı tercih ettikleri (ki hala Anadolu'da mutlu olmak için yeni ayda sevilen kişinin yüzüne bakılır), Venüs'ü (Zühre, Çoban veya Çolpan ya da Sabah Yıldızı) ve Satürn'ü (Zuhal) uğurlu ama Mars'ı (Merih) uğursuz saydıkları bilinmektedir. “Demir kazık” adı verilen Kutup Yıldızı ise, Türk kozmolojisinde çok önemli bir yer tutar; zira bu yıldız göğün direğidir; ulu ruhlar atlarını bu direğe bağlarlar. .
Ateş Kültü
. Fatih hastalandığında Otman Baba, büyük bir ateş yaktırmış, dört servi ağacından yakılan bu ateşin başında “karanlık götürülsün ve Mehemmed sağ olsun” diye biten dualar okuyarak, hastalığın tedavisine çalışmıştır. Modern Türkiye'de de hastaların ocak üzerinden atlatılarak ya da iki ateş arasından geçirilerek iyileşeceğine inanıldığına, kötü ruhlardan korunmak için odanın yanan ardıç ağacı dallarıyla tütsülendiğine dair araştırmacı gözlemleri vardır. Anadolu'nun değişik yörelerinde üzerlik denilen bitkinin ateşe atılan tohumlarıyla hastayı tütsüleme, düğün, bayram gibi zamanlarda yakılan ateşlerin üstünden atlamak, çevresinde raksetmek ve dönmek şeklinde görülen sinsin oyunu da ateş kültünün günümüzde süren biçimleridir. .
. Yollarımızda bin bir çeşit markalı, pahalı otomobiller dolduruyor ve onları hiçbir rasyonele, hatta herhangi bir zevk estetiği rasyoneline dayalı olmadan, maddi, bedensel ve ruhsal zarar göreceğimizi bile bile, ata biner gibi, tepe tepe kullanıyoruz. Şehir içinde Land Rover cip kullanmakla, derme çatma otomobilinin arkasına “babam öyle diyo” ya da “nazar etme ne olur çalış senin de olur” yazmak doğrudan doğruya bu gösteriş ve şatafat kültüründen türeyen grup davranışının parçaları gibi görünüyordu. Ekonomik krizlere ve her hafta yapılan benzin zamlarına rağmen yollardaki araç sayısının pek azalmaması; park yeri bulma uğruna saatlerce yapılan didişme ve çekişmelere rağmen otomobil kullanmaktan vazgeçmememiz; büyük şehirlerimizde nüfus açısından benzer birçok Avrupa kentine göre trafiğe kayıtlı araç sayısı oldukça düşük olmasına rağmen trafikte bulunan araç sayısının kabarıklığı, bunların hepsi, arabalarımızla hava atmaya bayıldığımızdan oluyor. .
Sayfa 40 - GÖSTERİŞ VE ŞATAFAT, KONUKSEVERLİK, KOLAY SINIF ATLAMA VS. EVRENSEL Mİ, TÜRKLERE ÖZGÜ MÜ?Kitabı okudu
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.