28 Şubat post-modern darbe, şüphesiz ki Türk demokrasisinin kara noktalarından biridir. Türkiye'nin yakın tarihinde yaşanan bu anti demokratik süreç, Türk siyasetinin eksensel değişim yaşamasında son derece etkili olmuştur. "Post-modern darbe" olarak tarihteki yer alan askeri müdahale, olaydan çok bir sürecin ürünüdür. Bir sürecin konusunun en etkili yöntemi, süreç rol oynayan aktörleri ayrıntılı olarak incelenmekten geçmektedir. Sürecin başarılı aktörü şüphesiz ki ordu olmuştur. Ordu, irtica ile mücadele etmek maksadıyla demokrasiye dengeler ayırarak. Orduya göre birinci iç tehdit "irtica" olup devamlı olarak mevcuttu. Bu süreçte "irtica" ve "terör" aynı kefeye konulmuş, hatta zaman zaman irticanın terörden (PKK) daha tehlikeli olduğu yönünde bir dizi söylemler ortaya atılmıştır. 28 Şubat post-modern darbesi, adından da anlaşılacağı üzere alışılagelenden farklı yöntemler ile gerçekleştirilmiştir. Asker, sürekli müdahalede bulunmak yerine medya, sivil toplum örgütleri, muhalefet partileri, üniversiteler, bürokrasi ve yargı organlarının desteklediği darbeyi meşrulaştırmaya çalışmıştır. 28 Şubat sürecinin ne zaman başlaması ne zaman sona erdiği konusunda uzlaşma sağlanamadı. Süreci açıklığa kavuşturmak için iktidar arkadaşı Refah Partisi'nin faaliyet ve politikalarını dikkate alması gerekmektedir. Çalışmada 28 Şubat sürecinde demokrasi, laiklik ve siyasal İslam tartışmalarına da ayrıca yer verilebilir. Ayrıca, süreç öncesi ve sonrasında yaşanan gelişmelere özet olarak bir şekilde değinilecektir. Bu çalışma, 28 Şubat Post-modern darbesinin birleştirilmesi dinamikleri ele alınarak karmaşık bir şekilde sağlanan aydınlatmayı sağlıyor. Çalışma, 28 Şubat'ta post-modern darbenin yaşanmasında rol oynayan tüm resmi ve gayri resmi aktörlerin birlikte ele alınmasına önem veriyor.
