İlim, objektif ve müspet olduğu için, milletlerarasıdır. Bundan dolayı, ilimde Türkçülük olamaz. Fakat felsefe, ilme dayanmış olmakla beraber, ilmi düşünüşten başka türlü bir düşünüş tarzıdır.
Türkler hürriyet ve istiklâli sevdikleri için iştirakçı (komünist) olamazlar fakat eşitliği sevdiklerinden dolayı fertçide kalamazlar. Türk kültürüne en uygun sistem solidarizm yani tesanütçülüktür (dayanışma). Ferdi mülkiyet sosyal dayanışmaya yaradığı nispetle meşrudur. Sosyalistlerin ve komünistlerin ferdî mülkiyeti ilgaya teşebbüs etmeleri doğru değildir. Yalnız sosyal dayanışmaya yaramayan ferdî mülkiyetler varsa bunlar meşru sayılamaz.
Hukuki Türkçülüğün gayesi Türkiye'de modern bir hukuk vücuda getirmektir. Bu çağın milletleri arasına geçebilmek için en esaslı şart, milli hukukun bütün dallarını teokrasi ve klarikalizmin kalıntılarından büsbütün kurtarmaktır. Teokrasi, kanunların Allah'ın yeryüzündeki gölgeleri sayılan halifeler ve sultanlar tarafından yapılması demektir. Klaritalizm ise esasen Allah tarafından konulduğu ileri sürülen geleneklerin değişmez kanunlar sayılarak Allah'ın tercümanları telakki edilen ruhaniler tarafından tefsir edilmesidir.
Vatanî ahlâkın yüksek olması milli tesanüdün (dayanışma) temelidir. Çünkü vatan üstünde oturduğumuz toprak demek değildir. Vatan "millî kültür" dediğimiz şeydir ki üstünde oturduğumuz toprak onun ancak zarfından ibarettir ve ona zarf olduğu içindir ki mukaddestir.
İngiliz milletinin medeni ahlakında gördüğümüz bu düşüklüğe rağmen itiraf edelim ki vatani ahlakını pek yüksek bulduk. Türkiye'de yüzlerce hatta binlerce vatan hainin zuhur etmesini karşılık bütün İngiltere'de tek bir vatan haini zuhur etmedi. O halde bizde medeni ahlakın daha yüksek olması neye yaradı?