Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1

Halil Nebiler

Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 Gönderileri

Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 kitaplarını, Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 sözleri ve alıntılarını, Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 yazarlarını, Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi.
Din, kedinin pisliğini örttüğü toprak olmamalıdır. ☆ "Hakiki bir müslüman, samimi bir mümin hiç bir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir. Çünkü anarşi hiçbir hak tanımaz. İnsanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar seciyesine çevirir." Said-i
Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1
Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1Halil Nebiler · Toplumsal Dönüşüm Yayınları · 201012 okunma
Reklam
Tekke ve Zaviyelerin Kapatıldığı günlerde İstanbulda ki, Tarikat ve Dergahlar.
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun'un çıktığı günlerde, İstanbul'da yarı resmi kimliğe sahip 307 tarikat merkezi vardı. Yasadan sonra tüm bu dergâh, tekke, hankâh ve zaviyeler kapatıldı. Aşağıdaki liste, Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi'nin 8. cildinden alındı. MERKEZİN ADI SEMTİ ZİKİR/AYİN
Sayfa 219 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Son söz
Türk emekçisi on yıllarca ezildi. Yaşamın yüküyle ezildi, siyasi yasaklarla ezildi, sınıf çatışmasının şiddetiyle ezildi, emperyalizmin baskısıyla ezildi. Yaşam standardında, teknolojide, bilimde, kültürsanatta, sporda hep ezildi. Cumhuriyet tarihi bir anlamda, Türk emekçisinin ve aydının ezilme tarihidir. Karadeniz'in dalgalarındaki Mustafa Suphilerden Sivas ateşlerindeki 33 ışığa, hepsi ezilmenin tarih kitabının altı çizili harflerini oluşturdular. Bütün bu zulüm, egemenlerin bilerek ve isteyerek yani, hukuk deyimiyle, teammüden bir boşluk oluşturma çabalarının somut sonuçlarıdır. Şimdi bu boşluk, daha 1950'den itibaren sırtını egemenlere dayayan şeriatçılarca doldurulmak isteniyor. Bir noktaya da gelindi saylır. İstenen de buydu: Sol'u engellemek. Ne ile ve nasıl olursa olsun; engellemek. Ortanın sağıyla olmadı. Sivil faşist hareketlerle olmadı. Askeri darbelerle olmadı. Emekçiler ve Sol hepsine direndi. Sokak sokak, kent kent direndiler. Şeriatçıların yarattığı kilitlenmenin çözümü, emekçilerdedir. Emekçiler mi? Onlar ne yaptıklarını, iyi bilirler.
Sayfa 218 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
b) Menzil Cemaati (Fecir Cemaati):
Menzil veya Fecir cemaatine göre ise cihat, yani silahlı mücadele için zaman çok erkendir. Cihat yoluna, İslam devriminin yolu tıkanmadıkça başvurulmamalıdır. İslam devrimi için izlenecek yol, önce tebliğ yoluyla taban genişletme ve yeni katılımlar sağlama, cemaatleşme yoluyla yeni katılımları bilinçli ve davaya inanmış militan haline dönüştürme; son çare olarak da cihat ilan etmektir. ☆ Kararlı çoğunluğun hareketi, sonucu hızlandırır, alt yapının güçlendirilmesi için üst yapı kurumlarının oluşumunu çabuklaştırır. Demokratik yol kapanmamışken silahlı mücadeleye başvurmak cinnettir. Gereksiz yere dökülecek kan devrimi kendi içinde boğar. Aynı zamanda, güvenlik güçlerinin de dikkatini gereksiz yere üzerine çeker." (Hizbullah İddianamesi, Sf. 8)
Sayfa 212 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
a-İlim Cemaati!...
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde açılan Hizbullah davasının iddianamesinde ise örgütün iç yapısının iç yapısı ve örgütlenmesi şöyle anlatılıyor: "a)İlim Cemaati: İlim cemaatine mensup olanlara göre, aslolan cihat, yani silahlı mücadeledir; önce ona ağırlık verilmelidir. Silahlı mücadele bir temizlik, bir yıldırım harekatıdır. Aynı zamanda, bir güç gösterisidir. Sessiz ve kararsız kitleyi davaya kazanmanın (olanağı. H.N.) olmadığı takdirde zorlamanın tek yolu budur. Zira iyi olarak örgütlenmiş, davaya inanan, bilinçli ve kararlı az sayıda militan; örgütsüz ve dağınık olan çok sayıda sempatizana göre daha yararlı olarak silahlı mücadele verebilir. Dini yayınlarla tebliğ yoluna bel bağlama, lafazanlıktan, laf ebeliğinden başka bir şey değildir; boşuna bir zaman kaybıdır. Tebliğ, ancak silahlı mücadeleyle yürütüldüğünde etkili olabilir. Gerçekten de tebliğ hem uzun vadelidir, hem de büyük risk içerir. Gizlilik ve eylem seçeneğini azaltır, zorlaştırır, ihanet yollarını ve pişmanlıkları,örgüt içine sızmaları hızlandırır.
Sayfa 212 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Reklam
RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Sivas Sıcakçermik'te 13 Mayıs 1990
Refah, İslami Cihat ordusudur. Hepimiz bu orduya asker olacağız. Cihat eden, Müslüman alimden de şeyhten de daha üstündür. Ahirette alimden de şeyhten de cihat eden daha üstün cennetlere gider. Ameller niyetlere göredir. Zara'ya müşahitler de tespit etmeye, Refah iktidar olsun diye gitmeye niyet ettiğin zaman, altı milyar insanın cehennemden kurtulmasına vesile olmuş gibi sevap alırsın. Şu toplantıya gelmek ne demek, bir bilsen şuraya sürünerek gelirsin. Bir cihat ne kadar oruca denk? Sizin her gün oruç tutmaya her gün namaz kılmaya gücünüz yeter mi? Sen,RP'ye hizmet etmezsen hiçbir ibadetin kabul olmaz ve diğer partileri destekleyen ve batağa düşen insanların sorumlusu sensin; çünkü başka türlü Müslümanlık olmaz, başka türlü kurtuluş yok. Bütün ehli sünnet vel'cemaat olarak, Refah'ın emrine itaat edeceğiz, bu orduya dahil olacağız. Olmayanlar patates dinindendir. Cihada para verilmeden Müslüman olunmaz. Kişinin Müslümanlığı cihata verdiği parayla ölçülür. Bir Müslüman zekatını götürüp fakire veremez. Zekatını beyt ül mala, cihat ordusunun karargahına verecektir. Sen kendi kendine zekat veremezsin. Beytül mal dağıtır. Parti çalışmaları için zekat parasından harcama yapılır. Zara'ya ilçe müşahitleri seçmeye gideceksin. Atladın arabaya, arabanın benzini yok. İşte bu zekat parasıyla arabanın benzinini alabilirsin. Zekatı Refah'a vereceğiz, o uygun yerlere dağıtacak. Bunu böyle yapmakla zekatın kimin tarafından verildiği belli olmayacak, daha çok sevap alınacak, alanın kalbi Refah'a ısınacak. Böylece insanları Refah'a, yani İslam'a çeviriyoruz.
Sayfa 172 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Albay Muammer Kaddafi'nin "Şeriat devrimi ihracı...
7 Nisan 1989: Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'nin "Şeriat devrimi ihracı" amacıyla kurdurduğu Uluslararası İslama Çağrı Cemiyeti temsilcisi Fikret Nusret Ali, elindeki cemiyete ait 0339848-00002177194 numaralı çeki imzaladı. Çekteki adres, Necmettin Erbakan'ın bürosu Güven Sokak, 28/2, Ankara idi. Çekin değeri ise 500 bin Amerikan Doları. Libya'nın dışında Suudilerin Rabıta; Mısır'ın İhvan-ı Müslimin; Ürdün'ün aynı adlı örgütü, İslami Cihad; Cezayir'in ünlü İslami Selamet Cephesi(FIS); İngiliz İslam Partisi; İsviçre İslam Merkezi; İslam Kültür Vakfı; Moskova İslam Merkezi; Filistin'deki şeriatçı Hamas hareketi; Afganistan'ın Cemaati İslam Partisi ve Malezya İslam Partisi de Refah Partisi'ne benzer çekler kesiyorlar, kuryelerle paralar gönderiyorlardı. Sonra da seçim dönemlerinde, RP'nin afişleri ve flamaları her yanı işgal ediyor; ellerinde note-book, power-book bilgisayarlı sakallı adamlar seçmene "yardımcı" oluyor ve RP seçim kazanıyor.
Sayfa 165 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Demirel'in "kendim için bir şey istiyorsam nağmerdim" sözünü, şeriatçılarda "her şeyi Allah adına istiyorum" biçiminde görebiliyoruz. Her şeyi Tanrı adına istiyor görünmenin cilası kazındığında ise, karşımıza, "her şeyin şeriatçı kişi veya örgütlenmenin kendi adına" istenmesi gerçeği çıkıyor. Her şeyi kendi adına veya şeriatçı örgütlenme adına isteme keyfiyeti, "bu dünyada" daha iyi ekonomik ve siyasal egemenlik ilişkileriyken, "öbür dünyada" ise sınırsız zevk ortamı sunan cennetin elde edilmesi oluyor.
Sayfa 149 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Biz şeriatçıları da, Evren'i de tanırız.
Evet. Evren'in söyledikleri doğru. Yurt dediği Kuran kurslarını yaptıranların amacı, hayrat değil şeriat. Bu da tamam. Bu çalışma şeriatçıların uzun vadeli bir planıdır. Evet. Tevhid-i Tedrisat Yasası varsa Kur'an kurslarının olmaması, buraları Milli Eğitim'in yönetmesi esastır. Evet Bunların hepsi, doğru saptamalar. Tamam da. Eski general, yeni Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 12 Eylül 1980'de, bu ülkede darbe yaptı. Darbeden sonra yaklaşık dört yıl, ülkenin mutlak hakimiydi. İstediği her şeyi yapabiliyordu. Elli küsur kişiyi beslemeyip asma kararı kendilerinden çıkıyordu. O zaman, Kur'an kurslarının durumundan, Tevhid-i Tedrisat Yasası'ndan, uzun vadeli planlardan, diğer bir dolu şeriatçı çalışmadan haberi yok muydu? Eski bir MSP adayını kendisi yönetimin en önüne getirmedi mi? Halkın her karşısına çıktığında nasihatlerini ayetlerle, surelerle inandırıcı kılmaya çalışmadı mı? Tüm siyasileri Zincirbozan'a, cezaevlerine tıkarken, Adıyaman'ın Menzil köyündeki Şeyh Raşit Erol'a gücü yetmeyen kendisi değil miydi? Türk imamların maaşlarının şeriatçı Suudi örgütü Rabıta tarafından ödenmesine ilişkin kararnameyi imzalayan kimdi? Doğanın ve toplumun boşluğu affetmediğini ve bir yolla doldurduğunu, sosyalist, sosyal demokrat, demokrat, devrimci, laik, çağdaş, ilerici kim var kim yoksa ülkenin mutlak hakimi olduğu dönemde nasıl ezdiğini, şeriatçıların da bu boşluğu doldurarak hızla geliştiğini anlayamadı mı? Neyse. Biz şeriatçıları da, Evren'i de tanırız.
Sayfa 142 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
174 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.