Türkiye'de - Türkçede Felsefe Üzerine Konuşmalar

İsmail Kara

Türkiye'de - Türkçede Felsefe Üzerine Konuşmalar Gönderileri

Türkiye'de - Türkçede Felsefe Üzerine Konuşmalar kitaplarını, Türkiye'de - Türkçede Felsefe Üzerine Konuşmalar sözleri ve alıntılarını, Türkiye'de - Türkçede Felsefe Üzerine Konuşmalar yazarlarını, Türkiye'de - Türkçede Felsefe Üzerine Konuşmalar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
472 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Kitabı çok beğendim. Şiir gibi aktı bitti.Türkiye'de bilmediğim felsefe hocaları tanıdım. Hepsi samimi bir şekilde dertleşircesine felsefe üzerine konuştular. Katılımcıların soruları ile kitap daha zenginleşti. (kitap Bisav'da yapılan konuşmaların kitaplaşmasından oluşuyor) Türkiye'de düşünce ve felsefe ile ilgilenen herkesin istifade edebileceği bir kitap.
Türkiye'de - Türkçede Felsefe Üzerine Konuşmalar
Türkiye'de - Türkçede Felsefe Üzerine Konuşmalarİsmail Kara · Küre Yayınları · 201023 okunma
İnancın içine doğuyoruz; kültür dediğimiz de bir inançlar dokusudur. Her işi inançla yapıyoruz; inançların önemli bir kısmı yalın kat inanç olmağa devam ederken küçük oranda bir kısmı yeni bir inanç türüne dönüşmektedir ki, buna "bilgi" diyoruz. Bilginin de demek temelinde inanç yatmaktadır. Felsefe-bilim dünyaya geldikten sonra, yâni Aristoteles'le birlikte hayat bulmasından itibâren bilgiye dönüşebilir cinsten inançlara "varsayım" denilmiştir. O hâlde hayatımızı, yaşama alanımızın tamamını inançlar teşkil etmektedir. Bu inanç bütünlüğünün büyük bir kısmı doğrulanma - yanlışlanma kıstasının dışındadır. Doğrulanma - yanlışlanma kıstasına tâbi olmayan, gerçekleşeceğini umduğumuz inaçlara "ümit" diyoruz. Şu durumda bilgi bizleri ileriye götürmez. Bilgi bizlere geride kalan olayları, yaşanmış olayları açıklar. Yaşanacak olayları, karşılaşılacak olayları gözümüzün önüne sermez, açıklamaz. Bu büyük bir yanılgıdır. Bilginin geleceğe yönelik olduğu iddiası yanıltıcıdır. Her halükârda geleceğe ancak inanılır.
Reklam
Doğa ve Toplum
Gerek bireysel gerekse toplum hayatında kültür geliştikçe doğa daralmaktadır. Hangi kültür söz konusu olursa olsun mutlaka sınırlı da olsa yaşanılan çevre değiştirmeye başlar. Toplayıcı bir kültür bile olsa bu toplayıcılıkla çevre yıpranmaya başlıyor. Hayvanın yıprattığı çevre diriliyor fakat insanı yıprattığı çevre dirilmez. Bu sebeple toplumlar sürekli göç etmek zorunda kalmıştır..