Türkler, üzerinde ancak özgür olarak yaşadıkları ve hükümranlık haklarını hiçbir sınırlama olmaksızın kullandıkları toprakları “yurt” olarak kabul ediyorlardı.
Uldız! kendisiyle barış müzakeresi için gönderilen Trakya genel valisine "Güneşin battığı yere kadar her yeri zaptedebilirim." diyerek meydan okumuştu.