Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türküz Türkü Çığırırız

Türklerden Deha Çıkmaz (!)

Suat Aşcı

Türklerden Deha Çıkmaz (!) Sözleri ve Alıntıları

Türklerden Deha Çıkmaz (!) sözleri ve alıntılarını, Türklerden Deha Çıkmaz (!) kitap alıntılarını, Türklerden Deha Çıkmaz (!) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitabın Özeti Olabilir
Türklerin standartlara uymadıkları, çok farklı oldukları, çılgın oldukları, inşaat izlemeyi sevdikleri, tembel ve umursamaz oldukları, eğitimi-bilimi önemsemedikleri, cahil oldukları, akşama kadar televizyon izledikleri, kitap okumadıkları yaratıcı ve ikisina eleştirel düşünemedikleri gibi bir sürü önyargı var. İşin kötüsü, bunlara biz de inanıyoruz. Birkaç müşahhas örneğe bakıp, "Ne tembel milletiz," diyebiliyoruz. Oysa, "Ceketimi satar çocuğumu okuturum," diyen de; "Biz imkân bulup okuyamadık ama çocuklarım mutlaka okuyup dünyayı anlayacak," diyen de bu ülkenin insanıdır. Bizim birtakım sorunlarımız olduğu ortadadır, bunda şek şüphe yok. Lakin yukarıda söylediklerim ve bunlara ek olarak hakkımızda oluşturulan Türk imajının asli astarı yoktur. Dünyada olup bitenler sanki Türklerin umurunda değilmiş gibi bir algı yaratılmaya çalışıldığı aşikârdır. Oysa dünyayı okuyup anlamaya çalıştığımızda, her alanda kendimizi geliştirmeye çalıştığımız da gün gibi ortadadır.
Sayfa 224 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
“Herkesten üstün değiliz ama kimseden de aşağı değiliz. Kendimizle iftihar edelim ki başkası da bize saygı göstersin.” Aziz Sancar
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
“Her asırda birkaç kişi düşünür, gerisi düşünenleri düşünür.” Cemil Meriç
Sayfa 228Kitabı okudu
Zira Batı'ya doğru ayaklarımızın ucunda yükselip, sesimiz gür çıksın diye ellerimizi bir megafon gibi dudaklarımızın kenarına koyduktan sonra, "Size bu kadar buluşu, keşfi, sanatı, resmi, heykeli yaptıran Doğu'dur. Doğu'daki temeller atılmasaydı bu kadar bilimsel çalışmayı nah yapardınız!" diye bağırmak biraz komik oluyor. Batılı pek çok bilim adamıiçlerindeki üç beş insaf sahibi adam dışında bize bakıp, "Yav he he," diyor. Galiba haklılar. Çünkü 2017 yılından 1200 yıl geriye gidip yaptıklarımızı anlatıyoruz.
Sayfa 51 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
Çocukluğundan beri normal dışılığın sınırlarında yaşayan Van Gogh, 37 yaşında ölüm onu bulana dek resim işinden pek ekmek yiyemez. Tablolarının onluk paketler hâlinde 50 sente satıldığı rivayet edilir. Tablolarının kısmeti Van Gogh öldükten sonra açılır. Ölümünden 10 yıl sonra bir tablosu 1000 marka satılır. 1910 yılında tablolarına 1500 mark verenler olur. 1958 yılında ise "Arles Parki" isimli tablosuna 1,5 milyon mark verilir. 1982 yılına gelindiğinde ise Dr. Gachet'in Tablosu 82,5 milyon dolara alıcı bulur. Ömrü boyunca gün yüzü görmeyen Van Gogh, o esnada mezarında ters döner. Galiba sanatçının ölümü ile günümüz arasındaki zaman ne kadar çoksa eserlerinin fiyatı da o kadar yükseliyor. (Van Gogh'un dehası ile ilgili uzmanlar karar vermekte zorlanmaktadırlar. Kimileri onun bir şizofren olduğunu söylerken, kimileri de dehasını teslim etmektedir.)
Sayfa 172 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
Türk rutini...
Gittiğimde henüz muayeneye 50 dakika vardı. Dişçim, "Hayırdır neden erken geldiniz?" diye sorunca bilinçdışı süreçlerim devreye girdi ve ona şöyle bir cevap verdim: "Beklenmedik bir şekilde her şey yolunda gitti. Çünkü normalde otobüs, durağa geç gelmeliydi, yollarda trafik olmalıydı, birkaç kırmızı ışığa yakalanmalıydık, şoför yolda durup ön kapıdan inerek kaldırımdaki büfeden sigara almalıydı..."
Sayfa 76 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
Reklam
Devlet kurma, asker yetiştirme ve en önemlisi siyasi dâhiler çıkarma konusunda elimize su dökecek millet, dünya üzerinde yoktur. Yüzlerce yıldır devam eden bu askerî ve siyasi başarılarımız muazzam derecede kemikleşmiş bir gelenek olarak kayıt altındadır. (...) Oğuz Kağan, Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdülhamit, Barbaros gibi askerî ve siyasi dâhiler, tüm dünyanın önlerinde şapka çıkaracağı değerlerimizdir.
Sayfa 47 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
Ya da Hitler'in "Kavgam" isimli kitabının çok can sıkıcı ve dayanılmaz olmasına rağmen sürekli çok satanlar listesinde olmasınısaymayız hiç yadırgamayız. "Küçük Prens", modası çoktan geçmiş bir kişisel gelişim kitabı olmasına rağmen hâlâ, "Herkes okuduğuna göre bir hikmeti olmalı," diyerek onu çok satan kitaplar listesinde tutmayı zül saymayız.
Sayfa 26 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
Einstein'in çorapsız ayaklarını ya da Beethoven'in odasında- ki boşaltılmamış tuvalet kabını sempatik buluyor olabilirsiniz. Ancak dağınık olmanız deha olduğunuz anlamına gelmez, bunu da bilmek lazımdır. Çünkü çok daha tuhaf şeyleri, dâhi olmadığı gün gibi aşikâr nice insan yapmaktadır. Salvador Dali, "Dâhi değilsen de dahiymiş gibi davran," derken bunu kastediyordu. Bu basit matematik kısaca şöyledir: Eğer tuhaf davranışlarda bulunur ve bir yandan da bir şeyler üretirsen insanlar senin dahi olduğunu düşünmeye başlar. Dali, bu durumun en güzel örneklerindendir. Buna mukabil pek çok dâhi, kabul edilen toplumsal sınırlarda yaşamakta hiçbir mahsur görmemiştir. Bakınız büyük dâhi Neşet Ertaş hiçbir tuhaf davranışa girmeden, sanatında hiçbir kırmızı çizgiyi zorlamadan, hatta geleneğin tam da göbeğinde kalarak üretmeyi bilmiştir. Kişiliği alabildiğine sade, kılık kıyafeti sıradan ve genel anlamıyla hayatı ortalama bir dünya vatandaşının yaşamı kadar aleladedir. Bu sade adam hakkında akıllarda kalan ise seneler içinde kristalize olup görünür hâle gelen sanatsal dehasıdır.
Sayfa 184 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
Efsane :D :D :D
Bir grup bilim adamı karlık bir arazide gezinirken aniden kar bastırınca yakındaki bir dağ evine sığınmışlar.Ev sahibi köylü,sobadaki ateşi harlamak için odun kesmek üzere dışarı çıkmış.Grup,ev sahibi beklerken,sobanın yerden yüksekte durması dikkatlerini çekmiş.Soba,altına dizilen tuğlaların üzerinde yerden yaklaşık olarak 50 cm yüksekte duruyormuş.Konuşmaya başlamışlar.İçlerinden kimyacı olan, sobanın yüksekte durmasının nedeninin aktivasyon enerjisini düşürmek ve bu nedenle de daha kolay yanmasını sağlamak olduğunu söylemiş.Fizikçi,Köylünün odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak için bu yolu seçtiğini söylemiş.Jeolog,evin bulunduğu bölgenin tektonik bir bölge olduğunu,bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın çıkma olasılığını azaltmayı amaçladığını ifade etmiş.Antropolog ise,ilkel toplumlarda görülen ateşe tapma ritüelinin burada ateşe saygı olarak karşılık bulduğunu ve bu nedenle ateşin yerden yüksekte oldugunu söylemiş Bilim adamları sobanın neden yerden yüksekte kurulduğunu tartışadursun,ev sahibi bir kucak dolusu odunla içeri girmiş.Hemen soruyu yapıştırmışlar: " sobayı neden yükseğe kurdun?" Köylü hafifçe gülümsemiş ve şöyle demiş: " Bacaya uzanan boru yetmeyince...'
324 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.