Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk'ün Göçebe Ruhu

Erol Göka

En Eski Türk'ün Göçebe Ruhu Gönderileri

En Eski Türk'ün Göçebe Ruhu kitaplarını, en eski Türk'ün Göçebe Ruhu sözleri ve alıntılarını, en eski Türk'ün Göçebe Ruhu yazarlarını, en eski Türk'ün Göçebe Ruhu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
220 syf.
3/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Psikolojiyle ilgisi olan biri olarak kitabı ilk gördüğümde çok büyük bir beklentiyle aldım. İlk bölümde Türklerin göçebeliğinin detaylarına ve tarihine yer verilmiş. Fazla ayrıntıda boğulmadan göçebelikten tarihlerine değinilmesi yerinde bir tavır olmakla birlikte, kitabın yazılma amacı olan ikinci bölümü fazlasıyla zorlama buldum. Ayrıca göçebeliğin psikoloji üzerindeki etkilerine yeterince yer verilmemiş. Dilimizdeki kelimelerle göçebelik arasında yer yer güzel bağlantılardan söz edilse de genel olarak bu bağlantılar da zorlamaydı. Genel olarak yavaş akan bir kitap olduğunu düşünüyorum. Pozitif yanlarına gelecek olursak, sayfa altlarındaki açıklamaları genel kültür oluşturması açısından faydalı buldum.
Türk'ün Göçebe Ruhu
Türk'ün Göçebe RuhuErol Göka · Kapı Yayınları · 201931 okunma
238 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Prof.Dr. Erol Göka hocam bir psikiyatr. Eserinde; Türklük ruhunun ve gaza anlayışının dünya üzerinde hiçbir millette olmayan kendisine has bir özelliği olduğunu, yerleşik hayata geçse de bir Türk'ün her zaman ve şartta o meşhur "Kızıl Elma" ülküsünü içinde taşıdığını ve bunu tarihinden aldığı referans ve İslamiyetin yılmaz savunucusu olarak yüce dinini kıtalara taşıma cihadı ile bezendiğini anlatıyor. Tavsiye ederim...
Türk'ün Göçebe Ruhu
Türk'ün Göçebe RuhuErol Göka · Kapı Yayınları · 201931 okunma
Reklam
Orta Asyanın daha sonrasındaki halklar tüm göçebelere Hun dediler;göçebelerin dışındaki birçok halkta bu adla adlandırıldı. (Hatta bazı Yunan vakanüvisleri 1453'te Mehmet'in hükümdarlığında Konstantinopolis 'i alan Osmanlı Türklerine de Gün diyorlardı)
Bugün Anadolu topraklarında,yazın Torosların yüksek yaylalarına , kışın ılık Akdeniz kıyılarına geçen, geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve geleneksel çadırlarında barınan konar-göçer Türklerin sayısı pek azdır.Ama şimdi sayıca az olmaları, atalarının "atlı çoban-bozkır kültürü"dairesinde yaşayan, büyük ihtimalle otlakların daralması sebebiyle sürekli bir tazyik ve ısrarın sonucu olarak batıya doğru hareket etmek zorunda kalan Orta Asyalı göçebeler olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Oğuz ili, köçip ,çeküp yürümedik yol bar mı? Üyün(evin)tutup, oturmadık yurt bar mı?
Biz Anadolu Türkleri tıpkı Oğuz Kağan Destanı'ndaki gibi "Güneş bayrak olsun , gök çadır diyerek yola çıkan" Daha deniz daha ırmak" diye devam ederek Anadolu'ya göçebe olarak gelen Türk Boylarının torunlarıyız.
Reklam
Evet, Türkler uzun bur göçebe geçmişe sahipler ama bin yıldır kentlileşme , islamlaşma,iki yüz yıldır da modernleşme süreçlerini birlikte yaşıyorlar.
Süreç içinde yerleşik hayata geçen ve ziraatle uğraşanlara "Türk , konar-göçerliğe devam edenlere "Türkmen", denilecekti ."'Yörük"te giderek tıpkı Türkmen gibi toprağı olmayan , bir yerde durmayan konar- göçer manasında kullanılacaktı.Bunlardan kim ki yerleşik hayata geçerse "Yörüklükten, Türkmenlikten" çıktı denmeye başlayacaktı.
Bir imparatorluk at sırtında zapt edilebilir ancak at sırtında yönetilemezdi.
Gerçekten de konar-göçerlerin yerleşik hayata geçmeleri çok yavaş ilerliyordu.Anadolu yaylalarının göçebeliğe elverişli yapısı , oymaklarin sürekli hareket halinde oluşları, güçlü aşiret ruhunun davranışlarını yönlendirmesi ve devlet yönetimiyle aralarındaki çelişkiler, toprağa yerleşmeyi geciktiriyordu.
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.