Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türlerin Kökeni

Charles Darwin

En Eski Türlerin Kökeni Gönderileri

En Eski Türlerin Kökeni kitaplarını, en eski Türlerin Kökeni sözleri ve alıntılarını, en eski Türlerin Kökeni yazarlarını, en eski Türlerin Kökeni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Seçilim işlemi ne kadar yavaş olursa olsun, çelimsiz insan bile sahip olduğu yapay seçilim güçleriyle bunca başarıya imza atabiliyorken, doğanın seçilim gücü yoluyla uzun bir zaman zarfında ortaya çıkan değişim miktarının, tüm organik varlıkların birbirlerine ve fiziksel yaşam koşullarına birlikte-uyarlanımlarında izlenen güzelliğin ve sonsuz karmaşıklığın da bir sınırı olmadığı kanısındayım.
Sayfa 123 - AlfaKitabı okudu
Seyreklik, jeolojinin sunduğu bilgilere göre tükenmenin habercisidir. Az sayıda bireyle temsil edilen her form, mevsimlerde veya düşman sayısında meydana gelen dalgalanmalar sırasında mutlak tükenme tehlikesi altındadır.
Sayfa 123 - AlfaKitabı okudu
Reklam
Çok eski çağlarda bir insanın daha hızlı atları tercih ederken; diğerinin daha güçlü ve cüsseli olanları tercih ettiğini varsayabiliriz. İlk oluşan farklar çok hafif olacaktır; ama kimi yetiştiricinin daha hızlı ve kimisinin daha güçlü atları seçmeye devam etmesiyle, bu farklar zaman içinde artarak iki ayrı alt-ırk oluşturacak ve asırlar sonra bu alt-ırklar da, iyi-yapılanmış iki ayrı ırka dönüşecektir. Farklar yavaşça artarken, ara karakter sergileyen ve ne çok atik ne de çok güçlü olan alt-düzey hayvanlar ihmal edilecek ve yok olma eğilimi gösterecektir.
Sayfa 125 - AlfaKitabı okudu
Bir erkek ağacın tam elli beş metre uzağında yetişen bir dişi ağaç bularak, farklı dallardan alınmış yirmi bitkinin stamenlerini mikroskop altında inceledim ve istisnasız hepsinin polen tozu barındırdığını, bazısının da adeta polen bolluğu sergilediğini gördüm. Rüzgâr günlerdir dişi ağaçtan erkek ağaca doğru estiği için, polenin rüzgârla taşınmış olması mümkün değildi. Hava soğuk ve fırtınalı olduğundan, koşullar arılar açısından da pek elverişli değildi; buna rağmen incelediğim her dişi çiçek, ağaçtan ağaca uçarak nektar aradıkları sırada üzerlerine yanlışlıkla polen bulaşan arılar yoluyla etkili bir şekilde döllenmişti.
Sayfa 108 - AlfaKitabı okudu
Doğal seçilim, bir varlıkta asla ona zarar veren bir şey üretmeyecektir, çünkü doğal seçilim ancak her birinin çıkarı üzerinden ve çıkarı doğrultusunda etki edebilir.
Herhangi bir sınıftaki alt grupların tek basamağa yerleştirilmesi mümkün değildir; bunlar daha ziyade belli noktaların etrafında kümelenir, bu noktalar da başka noktaların etrafında kümelenir ve adeta sonu gelmez döngülerle böylece sürüp gider. Tüm organik varlıkların sınıflandırılmasına ilişkin bu önemli bulgunun, her türün birbirinden bağımsız YARATILMIŞ olması görüşü çerçevesinde herhangi bir açıklama kazanmadığı kanısındayım.
Sayfa 139 - AlfaKitabı okudu
Reklam
Prof. Owen'ın belirttiği gibi, uçamayan bir kuş kadar doğaya aykırı bir olgu yoktur; ama bu durumda olan pek çok kuş vardır. Güney Amerika'ya özgü küt-kafalı bir ördek türü, ancak suyun yüzeyinde süzülecek kadar kanat çırpabilir ve bu kuşun kanatları, evcil Aylesbury ördeğiyle hemen hemen aynı durumdadır. Yerden-beslenen daha iri kuşların çoğu zaman yalnızca tehlike anında havalanıyor olmasından yola çıkarak, bugün hiçbir avcının tehdidi altında olmadıkları okyanus adalarında yaşayan veya bir zamanlar yaşamış olan birçok kuşun neredeyse kanatsız oluşunu kullanılmamaya dayandırıyorum. Devekuşu, uçarak kaçamayacağı tehlikelere maruz kaldığı kıtaları yurt edinmiştir, ama tekmesi sayesinde kendini düşmanlarından, herhangi bir ufak dört-ayaklı hayvan kadar iyi koruyabilir. Devekuşunun eski atasının, toy benzeri alışkanlıklara sahip bir hayvan olduğunu ve sonraki nesillerde doğal seçilimin, bu hayvanın bedenini boyut ve ağırlık bakımından büyütmüş olduğunu; böylece bacakların daha fazla kullanılırken, kanatların daha az kullanılır hale geldiğini ve sonunda uçma yeteneğinin tümüyle kaybedildiğini hayal edebiliriz.
Sayfa 114 - AlfaKitabı okudu
Steiermark ve Kentucky mağaralarında yaşayan, çok farklı sınıflara mensup pek çok hayvanın kör olduğu bilinmektedir. Bazı yengeçlerde göz sapı mevcutken, gözün kendisi yok olmuştur; diğer bir deyişle teleskobun ayaklığı vardır, ancak kendisi mercekleriyle birlikte kaybolmuştur. Gözlerin, karanlıkta yaşayan hayvanlarda yararsız olmakla birlikte herhangi bir yönden zararlı olabileceğini hayal etmek zordur; o yüzden bu kaybı, gözlerin kullanılmamış olmasına dayandırıyorum.
Sayfa 146 - AlfaKitabı okudu
Bir ırkta kaybedilmiş olan bir karakter nesiller sonra yeniden ortaya çıkıyorsa, bu durumda bulunabileceğimiz en mantıklı varsayım, yavrunun birdenbire yüzlerce nesil önceki atasına çekmiş olması değil, izleyen her nesilde söz konusu karakteri yeniden üretmeye yönelik bir eğilim taşımış olması ve sonunda bu karakterin, bilinmeyen elverişli koşullar altında yeniden yükselişe geçmiş olmasıdır.
Sayfa 165 - AlfaKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.