Bahar yağmurlarıyla birlikte Almanlar Bulgaristan’a girdi. Sofya sokaklarından gürültüyle geçen motorlu birlikler güneye gitmekteydi. Toplar ve makineli tüfeklerle silahlandırılmış zırhlı araçlar, yağmurla pırıl pırıl yıkanmış demir grisi gövdeleriyle, sabah sisleri arasından birbiri ardından ortaya çıkıyordu. Birliklerin, eski barbarlık çağlarından kalma ölü kafası, kaçak tavşan, kanatlarını germiş kartal gibi simgeleri,
egzoz borularından çıkan mavimsi dumanlara rağmen seçiliyordu. Motorlu birlikler arada bir mola veriyordu. Böyle anlarda tank ve kamyonlarda soluk mavi bakışlı buz gibi suratlar beliriyordu. Askerler, jambon ve sucuklarını ağır ağır çiğnemekteydiler. Zırhlı birliklerin seçkinleriydi bunlar. Halk, bu tahrip ve ölüm gereçlerine korkulu gözlerle bakıyordu.