Üçüncü Yol Posts
You can find Üçüncü Yol books, Üçüncü Yol quotes and quotes, Üçüncü Yol authors, Üçüncü Yol reviews and reviews on 1000Kitap.
'Sorunlar, tartışmalar, projeler ve kampanyada söz verilenlerin d eğerlendirilmelerinin' yerine ' İmajlar, sembolik sahneler, çıngıllar, espriler' gibi ş eyler geçmiştir.
Bununla birlikte, başarılı bir kampanyanın ilkesi sadece imajın tek başına yeterli olmayacağı yönündedir. Şamatalı rekam gösterilerinin ardında daha ciddi şeyler olmalıdır, aksi taktirde halk gerçeği çok çabuk farkeder.
1994 seçimleri için Danimarka İşçi Partisi'nin Seçim Programının yazarı Jos de Beus, Avrupa Birliğinin geleceği bağlamında sosyal demokratların kaçınması gereken üç tuzaktan bahsetmektedir:
-Baskı düşüncesi: Küreselleşme, Avrupa Birliğinin dünyanın bu diğer kesimlerini etkileme yolları aramak yerine .bu kesimlerden gelecek baskılar karşısında pes etmemesi anlamına gelmektedir.
-İstek düşüncesi: Bir tek piyasa, Euro para birimi ve Avrupa Merkez Bankası otomatik olarak sosyal demokrat fikirlerin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır;
-Kıyamet saati düşüncesi: Avrupa Birliği sosyal demokrasinin düşmanıdır, böylece sosyal demokratların amacı güçlerini ulus-devletlere çevirmek olmalıdır.
1 4 De Beus, Avrupa Birliğinin önünün açık olduğunu söylemekte haklıdır. Soğuk Savaş dönemi boyunca Avrupa Birliğinin demokrasi uygulamalarındaki eksiklikleri birliğin evrimi için önemli bir engel niteliği taşımıyordu. 'Brüksel'de ulusal yönetimlerin anlaşmaya vardığı kararlar seçmenler tarafından kabul ediliyordu. 1990'larda ise seçmenlerin muhalefeti ortaya çıkmaya başlamıştır.
Çünkü bu bağlamda dünyaya öncülük etmektedir. Avrupa Birliği, hiçbir geleneksel yapıya uymayan bir yönetim sergilemektedir. Birliğe üye ülkeler Avrupa bağlamında olduğu kadar birlik dışında da kozmopolit ulus niteliğini devam ettirebilecek güçlü bir sahiptirler.
Avrupa Birliği bir yandan sahip olduğu büyük desteği kaybederken, diğer yandan vatandaşlarının yaşamlarında giderek artan bir öneme sahip olmaktadır. AB, Birliğe üye ülkeler arasında ekonomiyle ilgili yasaların oluşturmasında % 75'in üzerinde sorumluluğa sahipken, ülke içi yasalar açısından da %50 pay sahibidir. Bununla beraber, yapılan araştırmalar birliğe üye pek çok ülkede bir iki ülke hariç Avrupa Birliğine karşı eskiye nazaran daha az istek duyulduğunu ortaya koymaktadır. Bunun sebepleri arasında Avrupa Birliği'nin demokrasi açısından eksikliklerinin olması ve sıradan insanların endişelerine karşı kayıtsız kalması gelmektedir. Fakat küreselleşme bağlamında ele alındığında ve vatandaşların günlük sorunlarına daha fazla ilgi gösterildiğinde Avrupa Birliği ekonomik olduğu kadar siyasal rolü açısından da önem taşıyan bir kurumdur.
Avrupa Birliği iki kutuplu dünyanın bir unsuru olarak ortaya çıkmıştı, fakat günümüzde küreselleşme olgusuna bir cevap niteliği taşımaktadır. Söz konusu bu birlik, ulus-devlet yapılanmasını aşan ve bireye kadar inen toplumsal, siyasal ve ekonomik kurumları geliştirmektedir. Avrupa Birliğiyle ilgili sorun artık bir bütünlüğü yani ' Avrupa'yı tanımlamamakta oluşudur. AB, ulusal devletler arasında oluşturulan işbirliğinin bir ürünü olduğundan devletlerin bölgesel işbirliği örgütünden daha fazla bir anlam içermektedir. Bununla beraber, elbette, Avrupa Birliğinin de kendine has problemleri vardır. Bu bir varsayımla ifade edilmesi gerekirse, AB, kendisi farklı bir birimmişcesine birliğe katılma baş vuru yapmış olsa bunun kabul edilmeyeceği söylenmektedir.
Çünkü kendi içersinde yeterince demokratik değildir. Bununla birlikte, şu anki yapısında bile daha geniş birlikteliklere model olabilecek bir yeterlilik sunmakta ve bunun sağlamasında bir rol oynaya bilmektedir.
'ubi societas, ibi ius', 'nerede toplum varsa, orada yasa o lmalıdır."
Ulusal ve küresel yönetimi birleştirmek artık ütopya olmaktan çıkmıştır. Çünkü bu iki yönetim biçimi uygulamada zaten birarada işlemektedir
Demokrasi dünyada giderek daha fazla yaygınlık kazanmaktadır ve demokratik yönetimlerin birbirleriyle savaşmayacağı fikrinde doğruluk payı vardır.
Bilgi çağırida bulunduğumuz şu dönemde artık geçmişteki ulusdevletler için geçerli olan toprak sorunları yaşanmamaktadır. Bilgi ve rekabet kapasitesi doğal kaynaklardan daha fazla şeyler ifade etmektedir ve egemenlik kavramı daha muğlak ya da çoğul anlamlar içerir hale gelmiştir.