"Üçüncü yol" yeni bir teori. Özgün bir görüş, farklı bir iddia. Bana göre sadece siyasi ve ekonomik alanda değil, İslami düşünce başta olmak üzere, bir çok alanda rahatlıkla uygulanabilir bir teori.
Toplum olarak en büyük handikapımız, en büyük çıkmazımız; tarihi bir kişiliğe, bir isme, belli bir fikre saplanıp kalmak. Cemil Meriç'in dediği gibi maalesef "her yüzyılda birkaç kişi düşünüyor, diğerleri ise onların düşündüğünü düşünüyor." Mesela bu yüzyılı Bediüzzaman Said Nursi, Erbakan hoca vb. bir kaç kişinin düşündüklerini düşünerek geçirdik. Önümüzdeki yüzyılı da başka bir kaç kişiyle...
Bizde, bir şey ya doğrudur, ya yanlış; biz bir şeyi ya tümden kabul ederiz, ya tümden ret. Oysa her zaman bir "üçüncü yol" vardır.
Teori yeni ve özgün, fikir orijinal olmakla birlikte yazar bu fikri bu teoriyi tam olarak ifade edebilmiş değildir. Hikaye daha çok Batı toplumları, özellikle Hristiyan toplumlar etrafında dönüp dolaşıyor; bütün örnekler, Hıristiyan Batı toplumu üzerinden veriliyor. Yazar ya İslam dünyasını ya hiç tanımıyor ya da bunu mahsus yapıyor.
Doğrusunu isterseniz daha iyi bir kitap bekliyordum; şahsen kitaptan umduğumu bulamadım. Bana göre yazar iddialarını ispatlayamamış, ağzında gevelemiş durmuş. Oysa bu konu daha iyi anlatılabilirdi; iddialar daha güçlü bir şekilde seslendirilebilir ve ispatlanabilirdi.
Herşeye şeye rağmen okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum...