Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Uçurum Geyikleri

Muzaffer Oruçoğlu

Öne Çıkan Uçurum Geyikleri Gönderileri

Öne Çıkan Uçurum Geyikleri kitaplarını, öne çıkan Uçurum Geyikleri sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Uçurum Geyikleri yazarlarını, öne çıkan Uçurum Geyikleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
En güçlü bağ insanın kendisine bağlanmasıydı. Kendisini yenemeyince şartlara yeniliyordu insan. Kendisi aslında her an şartların bir parçasıydı. Sarıldığı özgürlük silahıyla kendisine ve şartlara karşı her an saldırmak zorundaydı. Güneşten kopan insan, güneş gibi durup dinmeyen iç patlamalarla doluydu.
Sayfa 59 - Babek YayınlarıKitabı okudu
Her yeni düşünce, yeni bir pratiğe yol açıyordu. Tehlikesi, riski ve boyutları ürpertici olan her yeni pratik de düşünce tohumunun köklenip yeşermesine hizmet ediyordu.
Sayfa 42
Reklam
İyi uyu. İyi uyursan ayrıntılara haksızlık etmezsin, düşüncelerin daha güçlü parlar, kentin duyulmayan seslerini duyma şansın artar.”
Sayfa 40
"Uzayda, sonsuzluğun ciddiye almadığı bir toz zerreciğinin üzerinde yürüyorum. Görmemezlikten gelinen, ciddiye alınmayan kıpırtıları ordulaştırabilsek, zamanı ve uzayı bir yerlerinden zorlayabilsek, yaşam yükselecek."
Sayfa 170Kitabı okudu
Sevgi böyle bir şeydi. İçe hapsedilen fırtınalar insana, derinleşme ve kendini tanıma fırsatı veriyordu. Bu güzeldi ama sevgi ateşinin, duyguları açığa vurma cesareti gösteren güzel bir doğası vardı. Bu cesareti gösteremeyen, sevgiyi tüm boyutlarıyla yaşayamıyor, onu ya aşka ya da cinselliğin dar sınırları içine hapsediyordu. Duygularını, yeri geldiğinde açığa vurmayı düşündü. “Neden yeri geldiğinde? Neden istediğim anda değil?” diye iç geçirdi.
Sayfa 60
Paragrafın alnı olsa da öpsem!
“Kime kimlere, hangi tür güzelliklere bağlıdır bu insan? Bilmiyorum. Birilerine ve şeylere bağlılık işte. Şeylerin kişiliklerine, değişik niteliklerde ve derecelerde bağlılık. Aşka, aşk ötesine, imkânsızın büyüsüne… bağlılık! Bağlılık işte. Sayısız bağ, sayısız bağlılık. Her bağa özgü sayısız sorun. Sayısız bağlardan ve sorunlardan doğan özgürlük. Yücelttiğimiz özgürlük; eski bağları, yeni bağlar için kırmanın adı. Ama en yakıcısı, en güçlüsü de, bizi bize bağlayan bağ; bizi bize göçüren, şartları boynumuza boyunduruk gibi geçiren bağ. Anlaşılamayan şey: İnsan. Güneşten kopmuş, güneş gibi durup dinmeyen iç patlamalarla dopdolu.
Sayfa 39
Reklam
Kuşkunun ve merağın kuşattığı ruhun anlık profili
- "Kime ,kimlere hangi tür güzelliklere bağlıydı bu insan? Birilerine ve şeylere bağlılık. Aşka ,amaca,mala ... bağlılık. Binlerce bağ. Her bağa özgü binlerce sorun .Özgürlük ,eski bağları ,yeni bağlar için kırmanın adı haline gelmişti. En güçlü bağ ,insanın kendisine bağlamasıydı .Kendisini yenemeyince şartlara yeniliyordu insan.Kendisi aslında her an şartların bir parçasıydı.Sarıldığı özgürlük silahıyla kendisine ve şartlara karşı her an saldırmak zorundaydı. Güneşten kopan insan ,güneş gibi durup dinmeyen iç patlamalarla doluydu.Duş almam gerekiyor. Yorgunum. Düşünmek dinçleştirmiyor artık beni."
Sayfa 59 - Babek YayınKitabı okudu
Gelmiş geçmiş sevgililerini sorulmadıkça anlatmanın bir anlamı olmadığını düşündü. Defalarca okunan, akıldan çıkmayan güzel şiirler gibiydi geçmiş sevgiler.
Sayfa 60
Gözün merakı, en şiddetli meraktı. Göremeyen göz, görünmeyen binlerce iç gözü harekete geçirirdi.
Sayfa 53
“İçimizdeki sınırları, yani özgürlüğümüzün çevresine çizdiğimiz sınırları yok sayarak yaşamak çok daha zordur.”
Sayfa 103
135 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.