Milletlerin hayatlarında büyük, önemli tarihî olaylar vardır. Bunlar zamanla birtakım hayal mahsulü hikâyelerle süslenirler ve gelişirler. Savaşlar, kahramanlıklar bunlardandır. Bunların manzum hâle getirilmiş ve şiirleştirilmiş şekillerine destan diyoruz. Destanlar nesilden nesle aktarılırken değişirler; fakat özde aynı kalırlar. Destanlar yüksek
Yayınevimiz, bir kitabı ya bütünüyle yayınlama yahut hiç yayınlamama konusunda ilkesel bir kararı savunur; fakat Rıza Nur’un Uğuz Kağan Destanı bu konuda bir istisna oluşturmaktadır. Bunun sebebini şöyle izah edebiliriz: İlk defa Atsız’ın Türk destanı hakkında Orkun dergisinde neşrettiği çalışmalar vasıtasıyla haberdar olduğum (“Türk Destanı
Bir büyük kuş indi gökten oraya.
İnmesi benzerdi azgın boraya.
Dedi: “Arap, Süryani bana Anka;
İranlı Simurg der. Değilim asla.
Ben Türk’ün kuşuyum. Tuğruldur adım.
Gökte vurdum, kırdım; yad kuş komadım