Bir topluluğun ulus birliğini oluşturabilmesi için, soy-ırk birliğini aşmış, en azından bireyin ekonomik evrimini tamamlayarak özgürleşmiş olması gerekir.
Parlamento, siyasal partiler, genel oy, toplumun tüm sınıflarına değil, belirli bazı sınıflara açık ve emekçilere kapalı ise, orada ancak biçimsel bakımdan demokrasiden söz edilebilir.
İnsanlığın gelişmesi, belirli bir evreden sonra emeğin birleşmesiyle, bütünleşmesiyle, bu da emeği bölen, ayıran ırksal, dinsel, sınıfsal, ulussal özelliklerin aşılmasıyla olanaklıdır.
İnsanın bilgi ve becerisiyle bedensel gücünden oluşan emeğin ortak özelliği, insana ait olmasıdır ve yalnızca insana ait olmasıyla da emek, hayvansal ve mekanik güçten ayırdedilir.
Emekçiler üzerindeki baskının temelinde olduğu kadar, iç ulusal baskının artmasının temelinde de, ulus ölçeğinde, ekonomik olarak, üretkenlik artışının üstünde sömürünün artması vardır.
Ekim devrimiyle birlikte, uzlaşmaz sınıflardan oluşan burjuva ulusun yerini i, sanayi ve tarım emekçilerinden oluşan sosyalist ulus almaya başlar. Ya da, burjuva ulusların yanında, sosyalist Ulus da varlaşır.
kitabın içeriği şöyledir:
- ulus, uluslaşma, demokratikleşme
- solda bunalım ve sosyal demokrasi
- insan hakları ve demokratikleşme
- körfez, ortadoğu, demokratikleşme
- işkence ve sorumluluklar
- ölüm orucu ve yüzkırkbir-kırkiki
- içerdeki gazeteciler ve açlık grevleri
kitabın büyük bir çoğunluğunu ulus, uluslaşma, demokratikleşme kısmı
nice insan işkencede yaşamını yitirdi
nice insan onlarca yıldır bu maddelerden içerde
lütfen beyler, gerçekten "iş bitirici" iseniz, yıllardır elinizde evirip çevirdiğiniz şu işi bitiriverin.