...
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
...
...
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akşam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim
...
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,
bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..
Hayatım benim, kırk yıllık hayatım
Seni başarabildiğimce dürüst yaşadım
İçim burada da pırıl pırıl şimdi
Geçer, güzelim, bu günler de geçer
Sökülüp atılır dikenli teller
Koparır halk bir gün zincirlerini
Uçurumlardan geçerek gelirim sana
Delice, uçarak gelirim sana
Unutup kederle biteni nice kez
Merak merak gelirim sana
İçim şarkılarla dolup taşarken
Dilim dolaşarak gelirim sana
Aklım bir pazar yerinden karışık
Gönlüm tepetaklak gelirim sana
Yeniden öğrenmek için herşeyi
Bildiklerimi unutarak gelirim sana
Dünyaya henüz gelenden farksız
Çığlık çığlık, çırılçıplak gelirim sana
...
Kavganın ve hürriyetin
Türküsünü söylemek istiyorum
Gür bir akışla akacak kanın
Eşitliğün türküsünü söylemek istiyorum Halklar adına yükselen sancağın.
Sadeliğin, inceliğin, onurun
Türküsünü söylemek istiyorum
Onun türküsünü, Guevara'nın