Keşke sana bakabilsem fakat yapamam. Benim olsaydın çok eğlenirdik. Fakat herkes bir ayı ile arkadaş olunduğunda eğlenemeyeceğini düşünüyor, hele de senin gibi bir boz ayıyla. Çünkü seni benim tanıdığım gibi tanımıyorlar. Ayılarla sadece onları vurarak eğlenebileceklerini düşünüyorlar. Bu yüzden seni buraya getirdim. Gitmek zorundasın. Uzaklara git, seni asla bulamayacakları dağlara çık ve orada kal, anladın mı? Sakın geri gelme. Seni öldürmelerini istemiyorum.
Babası sonunda "Seni son bir yıldır bu kadar hayat dolu görmemiştim. Belki de Ben'i almak kötü bir fikir değildir." dedi. Sonra da kendi kendine konuşuyormuş gibi alçak sesle "Umarım değildir. Tanrı'm, dilerim değildir." dedi.
"Seni bırakmak istemiyorum ama buna mecburum.
Çünkü insanlar seni anlamıyor.
Seni hiçbir zaman unutmayacağım, Ben. Asla. Umarım ayıların hafızaları iyidir ve sen de beni biraz hatırlarsın.
Bunu yapar mısın, Ben? Yapar mısın?"
Sadece bazen insanlar ve hayvanlar arasında bir şeylerin olduğunu biliyorum. Tüm korkunun, önyargının, karşı çıkılabilecek her şeyin üstesinden gelen bir bağ var sanki.