Alevilik- Bektaşilik Araştırmaları

Uyur İdik Uyardılar

İrene Melikoff

Uyur İdik Uyardılar Sözleri ve Alıntıları

Uyur İdik Uyardılar sözleri ve alıntılarını, Uyur İdik Uyardılar kitap alıntılarını, Uyur İdik Uyardılar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nasıl, Kâşgarlı Mahmud’un gösterdiği gibi, tat sözcüğü Müslüman olmayan Uygur’u belirtiyor idiyse, Türk de, İslâmlaşmamış olana deniyordu. Bu sözcüğün etnik anlamda değil, sosyal bir anlamda kullanıldığı açıktır. Aynı olgu, bugün de belli bir ölçüde, etnik olmaktan çok sosyal bir ayırım anlamı ile kullanılan; ve aşiret bağları hâlâ canlı, cemaat dışı (hétérodoxe) bir İslâm inanışı ile belli bir yaşam tarzını sürdüre gelen Anadolulu anlamında, «Kürt» deyimiyle karşımıza çıkar.
Sayfa 104
Her ne kadar, Sünnî bilinen bir ülkede, aşırı Şiî inançlarla birden karşılaşmış olmak, beni çok şaşırtmış bulunsa da, bunu, hemen ardından, bu inanışların Bektaşî-Alevîlerin asıl ayırıcı nitelikleri olmadığını fark etmem izledi. Bu, kökeni göçebe bir ulusun, ata inançlârına, yüzyıllar içinde katılmış, kalıntı bir öğe idi. Yine ardından, atalarının yaşam tarzına hâlâ bağlı öbür Orta-Asya Türk topluluklarında olduğu gibi, göçebe aşiret cemiyetlerinde görülen bir inançlar mozayiğinin, bir din «senkretizmi»nin, Bektaşî-Alevîliğin temel bir vasfını oluşturduğunu, onlar için ayrı bir dinî saygı konusu olan Ali’nin de, gerçekte, eski Türklerin Gök-Tengri'sinden başkası' olmadığını fark ettim.
Reklam
Alevîlerde ve Bektaşîlikteki şamancı kalıntılara, İlk olarak Fuat Köprülü işaret etti. Kuş inanışları (culte), Bektaşî velîlerin kuş görünüşü altında kerametleri; ağaç ve taş inanışları; su kaynaklarının kutsallığı; sakal kesmek ve sarkık bıyıklar bırakmak...
Sayfa 125
Alevilerle Bektaşiler arasında bir öz farkı değil, bir şekil farkı vardır. İki zümre de, tarîkate adını vermiş olan Hacı Bektaş’ı yüceltirler. İnanç ve akideleri (dogmes) aynıdır. Bektaşîler de, Aleviler de 1239’da Selçuklu yönetimini sarsan Babaî ayaklanmasının doğduğu, ortak bir çevreden gelirler.
Sayfa 107
Tarihî açıdan Alevî, soyu Ali’den gelen demektir ve bu söz İran’da kullanıldığı zaman da, bu anlaşılır; örf ve cemaat dışı (non-confonniste ve hétérodoxe) bir İslam mezhebini adlandırmak üzere, Türkiye’de ortaya çıkışı ise, ancak XIX. yüzyıla doğrudur.
Sayfa 53
Bölgeler arasında mühim farklılıklar bulunmakla birlikte, daha genel bir biçimde, Türkiye’de Kızılbaş; İran’da ete-kemiğe bürünmüş tannsallığı, yani Allah’ın beşer sûretinde tecellisini temsil eden Ali’yi ululama ve ruhun beden-göçü (réincarnation) inanışı, hepsinde ortak olduğu için Ali'llahi adını alırlar.
Sayfa 102
Reklam
Şeytan, ne Anadolu Alevilerinde, ne Ali'llahi ya da Ehl-i Hakk topluluklarında kötü ruhu temsil eder. O, Adem'in önünde eğilmek istememişse, bu Allah'ı çok sevmesinden ve Allah'dan başkasının önünde secde etme düşüncesini kabul etmeyişindendir. Şeytan, Tanrıya aşırı sevgisinden dolayı günah işlemiştir.
295 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.