Canavar herhangi bir uygarlığın erken dönemlerinde sıklıkla görülen tipik suçlu davranış örneklerini sergiliyor. Smith yaratığın bilime yaklaşımının kafa karıştırdığını vurguladı. Ona göre ziyaret ettiğimiz ölü kentin sakinlerinin soyundan gelen bir canlıyla değil, bizzat o sakinlerden biriyle muhatap oluyoruz demektir. Yani bu düşmanımızın neredeyse ölümsüz olduğu anlamına gelir ki bu da kısmen hem oksijen hem de klor soluyabilmesinden —ya da ikisini de soluyamamasından— kaynaklanır. Ama ölümsüzlüğün tek başına bir anlamı yok. Ait olduğu uygarlığın belirli bir evresinden geliyor ve o derece düşkünleşmiş ki fikirlerini çoğunlukla o evreden kalma anılarından alıyor. Enerjiyi denetleyebilme yeteneğine sahip olmasına karşın gemiye ilk ayak basışında —asansörde— kendini kaybetmişti. Kent ona yiyecek sunduğunda duygusallaştı ve bir titreşim tabancasıyla yüz yüze kaldığında kendini nasıl koruyabileceğini açık etti. Birkaç dakika önce ise işlediği seri cinayetleri eline yüzüne bulaştırdı. Görebileceğimiz üzere, ilkel bir yaratığın basit kurnazlığından, benmerkezci düşünce biçiminden, kendi bedensel güçlerini bilimsel olarak değerlendirememek ve karşı karşıya bulunduğu muazzam örgütlülüğü hiçbir şekilde anlayamamaktan oluşan bir sicile sahip.”