Siz daha doğmadan katil bir anne babanın çocuğu olacağınız belirleniyor,hayat boyu onlarin insanları dolandırmasini izleyerek onlariduzeltmek isteyerek.myvadele veriyorsunuz ve sonra elde ne kalıyor? Ölü bedenler,yitirilmiş ruhlar.
"Hayat... Bambaşka dinamiklerle dolu, akışkan ama bir o kadar da etkili bir süreç... Hangimiz beklediğimiz yerdeyiz ki? Tıpkı bir hafta öncesine kadar 150 gün sonra toprakta olacağımı beklemediğim gibi.."
"Sınırlarımızı bilmeden ölmek bile değersiz bu hayatta. Yaşamın bile bir sınırı var ve biz bunu daima atlıyoruz yaşarken. Veya yaşayamazken... Kimisi koşuşturmacayla kimisi kendinden kaçarak yazık ediyor kendine, tıpkı benim gibi."
"Gerçek kişiliğimiz insanlardan gizlemek için çabaladığımızmış aslında. Sizin için de bu böyle eminim ki. Gerçekten yapmak isteyip yapamadığınız onlarca şeyi düşünün. Yaptığınızda samimiyetsiz insanların sizlere yakıştıracağı kalıplar... Bu kalıpların muhatabı olmamak için uzak duruyoruz istediğimiz her şey ve herkesten. Sizce bu adaletsiz bir düzen değil mi? Düzenlenen kanunlar, toplumsal ahlâk yasaları, gereksiz ön yargılar... Kim bunların mucidi? Kim istiyor bu kuralların devam etmesini? "
"Ölmek... İntihar... Bunlar kendimden kaçış yöntemim miydi? Elbette öyleydi. Peki ya bahsettiği “telafi” neydi? Soruyorum, “ Öldürdüğüm o dört insanı, yaşadığım her şeyi nasıl telafi edebilirdim.?"