Yani şimdi her kitabı okur okumaz anlayacağız diye bir şey yok. Daha tazecik okuduklarım. Sindirmem zaman alır gibi geliyor. Aslında çok iyi anladım diyorum ama ne anladığımı sorunca kendime bir cevap alamıyorum.
İki yıl önceki ramazan ayında Murathan Mungan'ın Şairin Romanı kitabını okuyordum. İlk başlarda bu kitap gibi afalladım. İsim ve zaman farklılığı var ikisinde de. Ama o kitabı bitirdikten sonra hayran kaldım. Favori kitaplarımın arasında. Bu kitabı da bitirdikten sonra çok beğenirim kesin diye okumaya devam ettim ama boşluktayım. Kitap ya da uzun süre izlediğiniz dizi ve filmin bittiği dakikadaki boşluk.
Metaforlar, imgelerle doluydu. Kimini yakaladım, kimini de bulmama rağmen anlamakta zorlandım. İki hikaye birbiriyle bağlantılı. Üçüncü bağımsız gibi dursa da aslında onlarla bağlantılı mesajlar vardı-yangın gibi-. Sanki zaman geçse de her şey aynı der gibiydi yazar.
Neyse, Bilge Karasu'yu tanımış olduk diyelim. Diğer eserlerini okurken artık ne okuyacağımı bilerek yaklaşmış olurum.