Oysa kadınların hikayelerini başkalarına aktarmaları, onları paylaşabilmeleri ne kadar önemli. Kadınlığımızı yaşatabilmek için bu diyaloglar ne kadar önemli.
19. yüzyılda mastürbasyon yaparak orgazm yeteneklerini keşfeden genç kızların tedavi edilmesi gereken bir sorunları olduğu kabul ediliyordu. Çoğu zaman bu sorun klitorisin yakılması veya kesilerek alınması ile düzeltiliyordu.
Sonunda, hem korktuğum hem de gizliden gizliye iple çektiğim an gelmişti. Kurs Öğretmeni aynaları tekrar elimize alarak klitorisimizi bulmamızı istedi.
Oradaydık işte, bir grup kadın, sırtımız minderde hedefimizi, nedenimizi arıyorduk. Birden, neden bilmiyorum, ağlamaya başladım. Belki utandığım için. Belki de ömrüm boyunca kurduğum bir hayalin yıkıldığını anladığım için. Birisinin veya bir şeyin, benim yerime bu işi yapacağı hayali. Hayatımı yönlendirecek, beni yönetecek, bana orgazm yaşatacak birisini bekleyerek yaşamak beni rahatlatıyordu. Bu klitoris arama işi, bu çılgın kurs, bütün olayı bir anda çok gerçek hale getiriyordu, hatta fazla gerçek. İçimi bir panik duygusunun kapladığını hissettim. Klitorisime bu kadar yabancılaşmam ve onu gerçek dışına atmamın nedeni derin bir korkuydu aslında. Klitorisimin olmaması korkusu...