İnsan Felsefesi Çalışmaları

Varoluş ve Tarihsellik

Uluğ Nutku

Varoluş ve Tarihsellik Posts

You can find Varoluş ve Tarihsellik books, Varoluş ve Tarihsellik quotes and quotes, Varoluş ve Tarihsellik authors, Varoluş ve Tarihsellik reviews and reviews on 1000Kitap.
Alıntı
İnsan mutlu olamaz ancak mutlu olmaya layık olabilir.
Immanuel Kant
Immanuel Kant
Varoluş ve Tarihsellik
Varoluş ve Tarihsellik
“Bugün yapılması gereken iş, açıkkalplilikle problemlerin ortaya konmasıdır. Türkiye’de kırk yıl önce olduğu gibi bi­lim adamı kıtlığı yoktur. Hazırlanan taslakların yabancı ku­ruluşlara tasdik ettirilmesi gerekmez. Halbuki biz hâlâ Şark düşünce tarzından ayrılamıyoruz; kavramları olaylarla, fe­nomenlerle bir tutuyoruz. Eğer biz, realiteye yönelmeden, ondan korkarak kavramların arkasına saklanmak istersek, problemlerimizi çözeceğimiz yerde, daha karışık durumlara düşeriz.” Takiyettin Mengüşoğlu
Reklam
Her birey önceki kuşakların ömürlerini verdiği ürünler, başarılar içine doğar. Toplumsal gerçekliğini benimsemesi varo­luşunun zorunlu önkoşuludur. Aynı dili konuşmak, aynı göre­nekleri izlemek toplumsallaşması gereğidir. Bu benimseme, kendine mâl etme sürecinden sonra, kendi aklını kullanarak, olumsuzluğu gördüğü yerde eleştiriye geçer, benimsemesini et­kince geliştirir. Aile buna yardımcı olmalıdır. Devlet, gençliği eleştirel öğrenmeye teşvik etmelidir. Bunu maddi dayanakla da sağlamalıdır; yoksa eğitim idesi, hep geleceğe ertelenen içsiz bir laf kalabalığı olarak kalır.
Doğru tarih bilincinin ilk basamağı kendi tarihini mutlaklaştırmamak, ona dünya tarihi içinde bakmaktır. Bu yapılabilirse, inanç da mutlaklaştırılmayacak, inançlar tarihi içinde bir kültür anlatımı olarak yerini bulacaktır. Yapılamazsa, geçmişi olduğu gibi şimdiye getirmekten, çürük inançlarla dolu bir ‘maneviyat’ safsatacılığından öteye geçilemez. Bu edilgin öğrenmeyle kendi içine kapanan bilim, toplumda hoşgörüsüz­lüğün tohumlarını eker.
Kaba anla­yış övgü ve yergi uçlarına takılakalır, önyargıları fark etme ve eleştirme gücünü kendinde bulamaz. İnanç saplantıları güçsüz­lük göstergeleridir.
Eğitimin amacı bir kez doğru saptanmışsa ve çoğunluk bilinçliyse, uygulamadaki yanlışların pek çabuk farkına varılabilir. Amaç, çıkarların aracı durumuna gelmişse, bir yaz-boz tahtası­na benzemiş, öğretmen bir tebeşir - bir silgi değerine indirilmiş olur. Dış görünüş önem kazandıkça, kavramın içi boşalır. En korkuncu kimin neyi daha iyi bildiğinin ölçüsünün yitirilmesi ve artık umursanmamasıdır. Eğtimimizin son on beş yılda kro­nikleşen hastalığı budur.
Reklam
146 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.