Doğru tarih bilincinin ilk basamağı kendi tarihini mutlaklaştırmamak, ona dünya tarihi içinde bakmaktır. Bu yapılabilirse, inanç da mutlaklaştırılmayacak, inançlar tarihi içinde bir kültür anlatımı olarak yerini bulacaktır. Yapılamazsa, geçmişi olduğu gibi şimdiye getirmekten, çürük inançlarla dolu bir ‘maneviyat’ safsatacılığından öteye geçilemez. Bu edilgin öğrenmeyle kendi içine kapanan bilim, toplumda hoşgörüsüzlüğün tohumlarını eker.