Herkesin bildiği Atlas mitini kendi penceresinden yorumlayan Jeanette Winterson, farklı çıkarımlar yapıyor. Buradaki farklılık Atlas’ın her insanda var olan duygulara sahip olması. Yazar, bu hissi akıcı diliyle okuyucuya geçiriyor.
Atlas, kardeşlerinin en güçlüsü lakin güç tek başına neye yeter ki? -Sahi sadece güç neye yetmiş ki?! Acı çektirmekten başka- En güçlünün bir kibirle dünyayı sırtlamasını okuyoruz. Suskunluğunu okuyoruz. Dokusu, ritmi bozulan dünyayı okuyoruz. Varoluşun sınırlarını, güçlü ama özgür olamamayı okuyoruz. “Dünyanın altında iki büklüm dururken insanların bütün sorunları gelir kulağıma, onlar kendi paylarına düşeni sorguladıkça, her şeyin boş olduğunu daha çok anlarım.” Bu koca Titan imkanı varken kaçmak yerine sorumluluk bilinciyle geri dönmüştür. -Sorumluluğun bilinci* bu topraklara da Ya Resulallah-
Toplumun birey üzerindeki tahakkümüyle ait olmadığı rollerde yaşamak mı –tabi bu yaşamaksa- yoksa Atlas gibi bütün bu yüklerden sıyrılıp ceza ya da görevi yerine getirmek mi hangisi daha ağır?
Biz kimin kibrinin diyetini ödüyoruz? Kim ya da kimler kendi taşıyacakları yükleri üzerimize ikişer üçer serpiştiriyor?
Son olarak, uzay boşluğuna gönderilen ilk canlı: Köpek Laika (Layka) hüzünlü gözlerinden öperim.