Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Xp Ya Da Her Şeyin Bedeli

Haldun Aydıngün

Xp Ya Da Her Şeyin Bedeli Sözleri ve Alıntıları

Xp Ya Da Her Şeyin Bedeli sözleri ve alıntılarını, Xp Ya Da Her Şeyin Bedeli kitap alıntılarını, Xp Ya Da Her Şeyin Bedeli en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Boşver erkekler hiç bir zaman hazır olmuyorlar zaten
"Burç, senden çocuklar yapmak istiyorum." Delikanlı yolun ortasında zınk diye durmuştu. "Özde, daha 19 yaşındayım ve henüz böyle bir şeye hazır değilim."
Sayfa 78
Çevresine bakmaya ve nasıl bir yere kaçırılmış olduğunu anlamaya çalışıyordu. Burası Türkiye'nin herhangi bir sahili değildi. Çünkü en küçük atılmış bir çöp parçası yoktu.
Sayfa 57
Reklam
Kültürlenmek iyi tabii
Genelde keyfi hep yerinde gözükürdü ama kendisinden çok daha rahat koşullarda yaşayan birinin hayatına son vermeye kalkmasına en çok tepkiyi o vermişti. "Bıraksaydın da geberseydi salak! Hiç olmazsa sen de kan görürdün, kültürün artardı"
Sayfa 20
"Yüce Efendimiz, sizi Kutsal Perşembe'den önceki salıyı çarşambaya bağlayan gece getirdiler. Eğer yeterince çabuk geri dönüp Perşembe Toplantısına katılmazsanız, Lithos hiç bir zaman başlamayacak. Bu gördüğünüz dünya hiçbir zaman var olmayacak. Biz hepimiz ve evrendeki kötülüğe karşı kazanılmış en büyük zafer hiçbir zaman yaşanmayacak. Tarih bambaşka bir yöne akacak, olaylar hiç beklemediğimiz şekilde gelişecek. Yüce Efendimiz, siz gelmiş geçmiş en önemli insansınız ve evrenin en önemli görevini yüklenmiş durumdasınız. Bu göreviniz de kutsal 140'lara mesajınızı iletmek. Her şey o Perşembe Toplantısında başlayacak ve her şey o Perşembe toplantısına bağlı."
Sayfa 129
Burç gerçekten korkuyordu. Anlayamadığı güçleri olan bir manyağın eline düştüğüne artık emindi. Bu dişi haydut kim bilir hangi sapık düşünceler yüzünden onu sekse boğarak yok edecekti?. "Burç Cenk, sen dünya yüzüne gelmiş en önemli insansın... Senden daha önemlisi gelmedi ve gelemez." Burç'un ağzı açık kalmıştı. İçinden kocaman bir "Oha!" çekti. Bu kadarı da olmazdı. Ne olurdu bu kız onu namuslu bir şekilde fidye ya da cinsel sapkınlıkları için kaçırmış olsaydı. Hiç olmazsa sonunda bir şekilde istediğine ulaşıp serbest bırakma ihtimali olurdu.
Sayfa 53
İki dua oku deseler edemiyor ama
"Burç, çok büyük bir din kurdun." Burç yerinden sıçradı. "Ne! din mi kurdum? Gerçekten mi? Ama ben, ben Elhamdulillah Müslüman'ım!"
Sayfa 78
Reklam
"....Oysa sen müthiş bir güçsün, her şeyin gerçek kaynağısın, başlangıcısın, tüm bu evrenin seçtiği yegane varlık sensin. Evren bütün varoluşuyla bu gücü sana emanet etti." Burç içinden "Bu da Evrenin süzme salak olduğunun ispatı işte" diye geçirdi ama Özde'nin susacağı falan yoktu.
Sayfa 147
Ne güzel izah etti ama :d
Korkuyla bağırdı: "Özde! Bu heykeldeki adam neden bana bu kadar çok benziyor?" Özde'nin uzun siyah saçları tatlı tatlı dalgalandı. Yeşil gözlerinde garip bir hüzün dolaştı. "Sana benzemesi çok normal çünkü o heykeldeki kişi sensin. Ayrıca bu heykellerden hemen her yerde var. Hatta daha büyükleri bile var."
Sayfa 69
Hiç çaba sarf etmeden tanrı olmak hoşuna gitmişti tabii
Özde de yoktu. Bu insanlar ise çok saygılı olmalarına karşın kızın verdiği sıcaklığın onda birini bile veremiyorlardı. Oturduğu yerden doğrulup kızın sağ elini iki eliyle tuttu. Janet'in ciddi biçimde sarsıldığını açıkça görebiliyordu. Burç sahip olduğu bu anlamsız güçten tam zevk almaya başlamışken her şeyin birden bire alt üst olmasına aslında fena halde bozulmuştu.
Sayfa 107
Burç içinden kahırlı, belalı bir küfür savurdu. Rahmetli dedesi ne kadar da uğraşmıştı ona üç beş dua öğretebilmek için, o da haytalık edip durmuş, hiç birini de öğrenmemişti. Son bayramda da babası namaza götürünce herkesle secde edip, herkesle kalkarak, bir de dudaklarını daima kıpırdatarak durumu idare etmeye çalışmıştı. Çaresiz 'Allah'ım sen beni koru' demekten başka bir söz gelmedi aklına.
Sayfa 176
Reklam
Bir kadın çığlıklar atarak Burç'un ayaklarına kapandı. Diğerlerinin hepsi de dizlerinin üstüne çökmüşlerdi. Bağırarak ağlıyorlardı. Erkeklerden biri emekleyerek gelmiş, o da ayaklarını öpüyordu. Sanki kıyamet kopuyordu. Aklına nasıl olduysa Selçuk Erdem'in karikatürlerinden biri geldi; 'Hahha! Salak yerliler. Beni tanrıları sandılar!" Ayakları da öpülmekten gıdıklanmaya başlamıştı.
Sayfa 71
Çok da doğru denmiş
İleri bir teknolojiyi büyüden ayırmanın imkanı yoktur demişti birileri.
Sayfa 66
Akşam altı olurken koskoca bir devlet başkanının kendisini ziyarete geliyor olmasından biraz tedirgin olduğunu fark ediyordu. Ne tip biriydi acaba? Ressam babasının sergileri açılışlarına gelen bir iki milletvekili tanımıştı. Ancak etrafa tepeden bakan, nedense pahalı lacivert takım elbiseleri üzerlerine hiçbir zaman yakışmayan, gülmez suratlı, bıyıklı adamlardı.
Sayfa 122
Burç hiç anlamadığı bir çağda, aklının hiç ermediği bir kavgaya, hem de ne sıfatla karıştığı için küfretmeye başladı. O gece boğazda o Yankı aptalının işine burnunu sokmasa bütün bunlar olmayacaktı. Ayrıca onca genç kendi canlarına kıymıştı da bir şey mi olmuştu? Yankı da aralarına katılıverirdi işte. Şimdi ne güzel İstanbul'da Ayşe olmazsa Asuman zihniyetiyle. kankalarla da muhabbeti koyultarak yaşamına devam ediyor olacaktı.
Sayfa 112
İki dakika ciddi dur be adam
"Burç Cenk, Kutsal Yankis şeytanın yanındayken bizim tarafa ilk geçen, yani şeytana karşı son büyük mücadeleyi başlatan inanmış kişi ve de sana ilk inanan. O olmasaydı Lithos dini herhalde var olmazdı." Burç ağzından bir "Hastir!" daha kaçırdı. "Bu bizim Yankı hıyarı yahu!" Kızın gözleri duyduğu sözlerin şaşkınlığından fal taşı gibi açılmıştı. "Peki Meteis kim?" "O da çok büyük bir savaşçı. Lithos'a iman etmeden önce de büyük bir savaşçıymış, inandıktan sonra da savaşçı olarak silahını dininin emrine vermiş. İlk yıllarda Lithos'un kılıcı, koruyucu kalkanıymış." Bu da Mete olmalıydı. Zaten daha dikkatli bakınca yüzleri tanıyabilmişti. Kendisine kahkahalarla gülen dostu sonradan bir numaralı dindar oluyordu.
Sayfa 81
33 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.