Yabancılaşma : Marx'ın Kapitalist Toplumdaki İnsan Anlayışı

Bertell Ollman

Yabancılaşma : Marx'ın Kapitalist Toplumdaki İnsan Anlayışı Sözleri ve Alıntıları

Yabancılaşma : Marx'ın Kapitalist Toplumdaki İnsan Anlayışı sözleri ve alıntılarını, Yabancılaşma : Marx'ın Kapitalist Toplumdaki İnsan Anlayışı kitap alıntılarını, Yabancılaşma : Marx'ın Kapitalist Toplumdaki İnsan Anlayışı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Etkileşim, bütün toplumsal ilişkilerin zorunlu bir parçasıdır.
Sayfa 61 - yordamKitabı okudu
İşçinin “çalışmadığı zaman evinde olduğuna” ve “çalıştığı zaman evinde olmadığına” dair öznel duyguları da emeğinin yabancılaşmış niteliğinin diğer işaretleridir.
Reklam
Hegel gibi Dietzgen de, herhangi bir şeyin varlığının nitelikleri aracılığıyla görüldüğünü onaylar. Bu nitelikler, o şeyin diğer şeylerle kurduğu ilişkilerdir. Bu nedenle, “bağlamsal ilişkilerinden koparılıp alınan herhangi bir şey, varlığını devam ettiremez” deniyor. Benzer şekilde Dietzgen de neredeyse Hegel’in kullandığı kelimelerin aynısıyla “Evrensel olan hakikattir” diyor. Bu sözün anlamı şudur: Bir şeye ait bütüncül hakikat, (içsel ilişkileri nedeniyle) bütün her şeye ait olan hakikati içerir.
Engels’in onunla ilgili daha da hararetli övgülerine rağmen Dietzgen’in çalışmaları, özellikle komünist olmayan ülkelerde fazla tanınmaz. Ancak Dietzgen’in görüşleri, Marx’ın görüşleri için gerekli bir tamamlayıcıdır. (...) Pannekoek’e göre Marx “düşüncelerin, kendilerini çevreleyen dünya tarafından nasıl üretildiğini açıklarken”, Dietzgen de “dış dünyaya ait izlenimlerin nasıl düşüncelere dönüştüğünü” gösterir.
Antik Yunan filozofu Parmenides’e kadar izi sürülebilen içsel ilişkiler felsefesi, modern dönemde ilk kez Spinoza’nın çalışmalarıyla gündeme geldi. Spinoza bu felsefeyi, Aristoteles’in “töz/cevher” kavramını, “bağımsızca var olmaya muktedir” anlamında ele alışı temelinde yeniden yorumladı. Bir bütün olarak sadece doğa bağımsızca var olmaya muktedir olduğu için, bu görüşe göre, tek töz de odur. Spinoza’nın “Tanrı” diye adlandırdığı işte bu birleşik haliyle doğadır. İster maddi şeyler isterse düşünceler olsun, bu tek tözün bütün bileşenlerinin, bu tözün geçici formları ve varoluş “biçimleri” olduğu ve dolayısıyla da, bileşenlerin kendi karaketerini belirleyen şeyin, karşılıklı ilişkilerin toplamındaki anlatımsallık olduğu düşünülür. Bütünü vurgulayan Spinoza için parçalar, kesin bir şekilde sıfat niteliği taşır.
"Yabancılaşmış emeğin özel mülkiyetle ilişkisini takiben (...) toplumun özel mülkiyetten ve tutsaklıktan özgürleşmesinin siyasi biçimi, işçilerin özgürleşmesi olarak ifade edilir; mesele sadece işçilerin özgürleşmesi olduğu için değil, işçilerin özgürleşmesi kendi içinde insani özgürleşmeyi barındırdığı için. Barındırır; çünkü insanın tutsaklığının tümü işçinin üretimle ilişkisinde mevcuttur ve bütün tutsaklık ilişkileri bu ilişkinin değişmiş halinden ve sonucundan başka bir şey değildir." Marx 1844 el yazmaları
Sayfa 260
Reklam
130 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.