Yahudiler ve Araplar - Çağlar Boyu İlişkileri Sözleri ve Alıntıları
Yahudiler ve Araplar - Çağlar Boyu İlişkileri sözleri ve alıntılarını, Yahudiler ve Araplar - Çağlar Boyu İlişkileri kitap alıntılarını, Yahudiler ve Araplar - Çağlar Boyu İlişkileri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Araplar dillerine öyle bir sadakat göstermişlerdir ki, kutsal kitaplarının Arapça dışında başka bir dilde okunmasını tasavvur etmemişlerdir. Sonuçta dillerine gösterdikleri bu sadakatin bereketli ödüllerinide almışlardır.
Günümüzde, İsrail’in komşuları olan pek çok Müslüman ülkedeki Müslümanların, iman, amel (eylem) ve söylemleri arasında büyük tezatlar olduğu bir gerçektir.
Bugün, Arap ülkelerindeki çoğu gencin ibadet etmediği bir gerçektir. Fakat bu tembelliklerine rağmen bu gençler İslam'ı yaşamadıklarını inkar edecek veya İslam'ın gelmiş geçmiş sistemlerin en mükemmel sistem olduğunu hararetle savunacaklardır.
Oysa, ticari zihniyete sahip bir Arap için her şey satılacak bir metadır. "İcap ve kabul" gibi basit bir prosedür, prensipte, her türlü malın devredilebileceği hukuki bir akit mahiyetindedir.
İslam hukuku Yahudilerin ve Hıristiyanların, Müslümanları tahrik etmedikçe dini özgürlüklerini serbestçe yaşamalarını garanti altına almıştır. Bu tahrikin somut örnekleri şunlardır: Müslüman mahallesinde haç çıkarmak veya şofar çalmak.
Günümüzde İsrail'le komşuları arasındaki tezat çok belirgindir. İsrail halkının çoğu ya Avrupa'dan gelen göçmenler ya da bu göçmenlerin çocuklarıdır. Yeni devletin siyasi ve ruhani liderliği dikkate alınacaksa, bu devletin daha ziyade Avrupai karakteri göz önünde bulundurulmalıdır.
Yahudilerin Arap dilini öğrenmesi, aynı zamanda Müslümanların dini bilgileriyle birlikte Arap düşünce ve edebiyat şekillerinin de benimsenmesi demekti.
(Hz.) Muhammed(SAS) Sebt'in tamamen farkındaydı; ancak Sebt'in esas amacı olan bir günlük istirahatı kesinlikle kabul etmiyordu. Sebt'in sadece halk toplantısı ve cemaatle ibadet yönlerini benimsedi (cemaatle ibadet sırasındaki manzara, yabancıları oldukça etkileyen bir tablodur). (Hz.) Muhammed'in(SAS) Arap müntesipleri bir günlük istirahatı kullanmadılar. Zira bu istirahatin, hafta içi bile düzenli çalışmayan bedeviye veya hafta içinde bir ara vermenin uzak mesafeler arasında ticaret yapan bir tüccara pratik bir yararı olamazdı. Meselenin dini yönü bir yana, bu ekonomik ve sosyal gereklilik, Hıristiyanlığın tersine İslam'ın haftalık bir günlük dini' bir tatili asla kabul etmediğini göstermektedir.