Yakın Maziden Hatıra Kırıntıları

Ali Fuad Başgil

Yakın Maziden Hatıra Kırıntıları Posts

You can find Yakın Maziden Hatıra Kırıntıları books, Yakın Maziden Hatıra Kırıntıları quotes and quotes, Yakın Maziden Hatıra Kırıntıları authors, Yakın Maziden Hatıra Kırıntıları reviews and reviews on 1000Kitap.
İnsan olmak
... Sizin farkında bile olmadığınız, çok muhterem bir sıfatınız, her yerde ve herkes tarafından itibar edilen bir ünvan ve etketiniz var. Siz artık "insan" sınız.
Biz,Türkler böyleyiz: Oturur,konuşur, üzülürüz,acı acı çekiştirir, tenkid ederiz. Sonra da kalkar, dağılır, unuturuz. Şahsımıza dokunan en küçük bir zarara ve kötülüğe tahammül gösteremeyiz. Bir arşın toprak için, hatta beş on kuruş için adam öldürürüz. Fakat ammeye ve camiaya dokunan en büyük bir zarar ve kötülük karşısında hareket ve reaksiyon kabiliyetimiz hemen hemen sıfırdır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın der,geçeriz . Ben bu ruh haletimizi tahlil ediyor ve şu neticeye varıyorum: Biz Türkler hayvanı cesaret ve reaksiyon kabiliyetimiz çok yüksek,fakat medeni cesaret ve insani reaksiyonumuz sıfır insanlarız. Ammeye ait kötülüğe karşı harekete geçmek ve reaksiyon göstermek medeni cesarettir . İşte bu, bizde olmayan bir meziyettir. Fakat bir milleti millet yapan ve yaşatan da bu meziyettir.
Sayfa 19 - Yağmur yayınlarıKitabı okudu
Reklam
" gençlik ümit ve arzularıyla, ihtiyarlık hatıralarıyla yaşar "
Sayfa 57 - A.F.B.Kitabı okudu
Sistemler, prensipler gaye değil, birer vasıta ve makinedir. Makineyi insan eli ve iradesi işletir. Ve bir sistemin kıymeti, onu kuran ve işletecek olan insanların içine ve iradesine tâbidir."
Sayfa 109Kitabı okudu
Talihsiz Türk Milleti! Başka bir yerde ekmek parasına muhtaç olarak yaşamaya mahkum olan sefilleri sinende besler prens gibi yaşatırsın da, öz evlatlarını hücre ve nezaret altı hapislerinde süründürürsün? Bu da senin bir kaderin! İsviçre, 13 Temmuz 1962
Reklam
On iki gün sonra, kendime geldim. Odada gezinmeye, pencere önünde oturup dışarıyı seyretmeye başladım. Pencere nin önü, Kolordu hayvanlarının yükletilip boşaltıldığı genişçe bir meydandı. Bir sürü kadın, havadan fırsat bulunca o mey dana geliyor, bir şeyler topluyordu. Ne topladıklarını göre miyor, merak ediyordum. Dışarı çıkmaya başlayınca, ilk işim bunu öğrenmek oldu. Ne göreyim? Topladıkları, hayvan güb relerindeki erimemiş yem taneleri değil mi? Kadınlardan bi rine sordum: - Tavuklara mi topluyorsunuz? - Tavuk mu kaldı, hey oğul! Onları öğütüp çorba, ekmek yapıyoruz. Nasıl bir sefalet ve felaket içinde bulunduğumuzu bir defa daha anladım. Işte, bu memleketin evlatları, cephelerde taşlı bulgur, su ya peksimet yerken, gerilerdeki anaları da hayvan tersinden yem taneleri toplayıp yediler. Ve, bugünkü Türkiye böyle bir milli fedakârlık ve mahrumiyet üzerine kuruldu. Bugün o çilekeş anaların daha çilekeş evlatlarına hor bakıp zulmetmek câniliktir.
95 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.