Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yakınlarından Hatıralar

Kolektif

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Türk milletinin kaybetmiş olduğu yüzyılları çok çalışmakla kapatmak lüzumuna kaniydi. Atatürk böyle çalıştı ve bugünkü şanlı Türk milletini ve otuzuncu yılını neş'e içinde ve hür olarak kutlayan Türkiye Cumhuriyetini meydana getirdi. Atatürk, bütün yaptığı kurtuluş, inkılâp ve kalkınma hamlelerinde yüzde yüz muvaffak olmuş bir kumandan, inkılapçı, devlet adamı ve islâhatçıdır. En dar ve tehlikeli zamanlarda olduğu gibi, bugün de Türk milleti için, tek yükselme ve ilerleme yolu, Atatürk inkılaplarına bağlı kalmak ve sendelemeden geriye bakmadan gösterdiği yolda yürümektir..
Sayfa 92 - Sel Yayınları, 10 Haziran 1955 | Eski Umumi Katip Tevfik Bıyıklıoğlu anlatıyor
Küfürü sevmezdi, çok sinirlendiği zaman da inadı meşhur hayvanın ismini söylemekle iktifa ederdi. Korkunç derecede bir irade kuvveti vardı, içkiyi irade zafından değil, düpedüz sarhoş olmak için içerdi.
Reklam
Vatan mutlaka selamet bulacak millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selâmetini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur!
Sayfa 47 - Sel Yayınları, 10 Haziran 1955 | Derne Osmanlı Kuvvetleri Kumandanı Mustafa Kemal'den Salih Bozok'a gönderilen mektuptan
Yalnız şunu da kaydetmeliyim ki, Atatürk demokratik bir ruha malikti. Elinde bir diktatörlük kurmak için kâfi ve lüzumlu bütün imkânlara, kuvvete, milletin sonsuz itimat ve muhabbetine sahip olduğu halde asla bu yola dökülmemiştir. Nasıl bir millet adamı olarak doğmuşsa, yine öyle bir millet adamı olarak kalmıştır, ve kalacaktır.
Sayfa 88 - Sel Yayınları, 10 Haziran 1955 | Eski Umumi Katip Tevfik Bıyıklıoğlu anlatıyor
güldüm vallahi (:
Sabahlara kadar bütün geceyi uykusuz geçiren Atatürk sıhhatine pek düşkün değildi. Fakat arkadaşlarının sıhhati üzerine titrerdi. Bilhassa Maarif Vekili Necati'nin ölümünden sonra yanındakilerin sıhhatine karşı fevkalade bir titizlik göstermeye başlamıştı. Bir akşam Kılıç Ali bey bana telefon etti, Atatürk beni aratmış. Nuri Conker'i muayene etmemi istiyormuş. Kalkıp doğru Şişli Sıhhat Yurduna gittim. Bir de baktım ki Nuri Conker masaya yatmış, Atatürk de başında. Bana: - Kemal bey, Nuri Conker galiba apandisit olmuş, ameliyat edeceksiniz, dedi. - Paşam, müsaade buyurursanız bir muayene edelim, diye cevap verdim. Nuri Conker'i masadan kaldırdık. Nuri Conker kulağıma: - Hay Allah razı olsun, diye fısıldadı. Kendisini müşahede altına aldık. Apandisiti olmadığı görüldü.
Sayfa 108 - Sel Yayınları, 10 Haziran 1955 | Dr. Op. M. Kemal Öke anlatıyor
Uykunun dostu değildi. Zaman zaman geçirdiği kısa hastalıklarına müstesna; sabah güneşini görmeden yatağına girmez ve uyumazdı. Ekseriyetle uykuda geçirdiği zamana acırdı.
Reklam
Hasan Rıza Soyak anlatıyor;
Atatürk, çalışmaları sırasında, zaman, mekan ve hatta imkan mefhumleriyle kat'iyyen alakalı değildi. Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun, resmi, milli veya vatani bir vazife tahakkuk etti mi, derhal onun ifasına çalışırdı. Çok defa, herhangi bir gezi anında, kırda, bayırda ısrarı üzerine otomobil içinde çalıştığımız ve evrak tetkik ettiğimiz zamanlar olmuştur. Eğlenirken, beni veya bir vazifeyi görünce, derhal "beni mi istiyorsunuz?" der ve musbet cevap alınca, eğlenceyi bırakır ve vazifeyi takib ederdi. Bütün vazifeler, maiyetinde çalışanlar, kendisini her karar verdiğimiz dakikada, uykuda olsa bile, uyandırmak salâhiyetini haizdik. Atatürk, eline gelen bir işi bitirmeden rahat edemezdi. Zaruret mevcut değilse işi ileriye bırakmak âdeti değildi; bazan hiç durmadan okuduğu, kırk sekiz saat çalıştığı vâkidir.
Sayfa 8 - Sel Yayınları, 10 Haziran 1955
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.