Yanartaş 2. Cilt

Mehmet Seyda
8/10
1 Kişi
4
Okunma
2
Beğeni
1.011
Görüntülenme
MEHMET SEYDA Ve "YANARTAŞ" üzerine..... MEHMET SEYDA (d. 15.8.1919 - Kadıköy) nın çocukluk yılları Trakya ve Anadolunun çeşitli yerlerini dolaşan babasını izlemekle, gençlik yıllarıysa, Zonguldak kömür, Divriği demir, Tavşanlı - Soma linyit işletmeleri... gibi maden bölgelerinde çalışmakla geçti. Onun, 1933-1940 yıllarında şiir yazdığını, sonra şiiri kesinlikle bırakarak hikayeye romana yöneldiğini, kişisel serüvenini anlatır gibi görünürken aslında, bütün bu yaşadığı yerlerdeki ezilen - ezen insanların hikayeleriyle romanlarına toplumsal ruhsal karmaşıklıklarıyla yansıdıklarını görmekteyiz. Sanatçı, adeta, kendini bir araç gibi kullanarak, başkalarının ezik, harcanılmış yaşamına karşı bizden insaf ve anlayış dilemektedir. Nitekim, 1937-1944 yıllarında önce memur, sonra asker olarak bulunduğu Zonguldak ve bu bölgenin toplumsal kesitlerine örnek olan insanları da onun bir çok hikayelerinin konusu olmuştu. Şimdi bunlar "YANARTAŞ" ta tamamlanıyor, sıraya, düzene girerek bütünleniyor. Böylece, "YANARTAŞ", işçilerle köylülere birer "köle", memurlara emirkulu (ya da "kapıkulu"), bütün ülkücü aydınlara neredeyse "casus" olarak bakıldığı "ŞEFLİK DÜZENİ" ne bir de büyük savaş yangınını telaşı, korkuları düşen yılların tam gerçekçi, tarihsel ve belgesel romanlarından biri oluyor. Uzun Mehmet, 1828 yılında "yanartaş"ı ilk bulan, buluşunu bir kahve peykesinde boğdurularak ödeyen bir köylüdür. O zamandan bu zamana, edebiyatımızda bir boşluk olan Zonguldak, ocaklardan çıkarılan her küfe kömüre alın teri ve kan bulaşarak, gelişti. Bir süre yabancı sermayenin, bir süre yerli sermayenin, bir süre bürokratların sömürü alanı oldu. (Öyle de kaldı.) "YANARTAŞ" ta yalnız bu tarihsel oluşumun-gelişimin öyküsü değil, toplumuna kapalı-küskün, yabancılaşmış bireyin serüveni de değil, gelecek güzel günlere karşı umudunu hiç yitirmeyen insanın edilgin-etkin başkaldırışları, "hiç" lenme yolunda şartlandırılmış önemsiz küçük insanın araya bilerek sokulan resmi bildiriler, demeçler, yasalar ve belgeler önünde büsbütün sırıtan kendi doğrusunu çok zahmetli yollarda arayışı da yer almaktadır.
Yazar:
Mehmet Seyda
Mehmet Seyda
Tahmini Okuma Süresi: 19 sa. 43 dk.Sayfa Sayısı: 696Basım Tarihi: 1970Yayınevi: Ararat Yayınevi
Ülke: TürkiyeDil: Türkçe

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
296 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Elbette, bir yerde, artık,  "yanar taş" sadece kömür değildir; büyük insanın tutuşturduğu bütün Dünya ve Dünya' nın yaktığı küçük insandır." /Yanartaş II. /M.Seyda/ 1941 yılının sonlarına doğru asker olarak başlayan Osman'ın (Çeliker/Çilingir), Çaycuma' ya sürgün edilmesiyle beraberinde askerlik yaşantısı, yalnızlığı ve uzaklığı içinde yaşamının yanında II. Dünya Savaşı'nın  hızla ilerlemesiyle ülkede alınan tedbirler, kanunlar, vergiler, ihtikârlar ve Avrupa'daki savaşın Stanlingrad' a kadar ilerleyişinin  noktalanması ile mektuplar, ajanslar, söylevler birarada yer almıştır. Olayların akışı yine tarihsel çizgide not düşürülerek yazıya geçirilmiştir. Kitapta geçtiği gibi: "Oysa ben unuturum, unutur giderim. Yazarsam sanki bir şey olacakmış gibi, içimden: (DUR BEN BUNUN ROMANINI YAZAYIM DA..) Bu söz, romanın tarihî gerçeklik vurgusudur. Bütün olaylar ve kişiler Osman'ın dışında gibi görünse de geride bıraktığı kendisidir,  yaşamından uzaklığıdır. Yaşayamadıklarıdır. Osman'ın Çaycuma da başladığı yılları bir tükeniş ve yalnızlıkla geçen  "teslimiyettir" artık.. İyi okumalar dilerim..
Yanartaş 2. Cilt
Yanartaş 2. CiltMehmet Seyda · Evrensel Basım Yayın · 20164 okunma
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.