Arkadaşımın tavsiyesiyle okuduğum, Amerikan 'Beat' kuşağını keşfettiğim, adıyla ayrı gönlümü çelen, başladığım gibi bitirdiğim, hüzünlü ve etkileyici bir kitap.
Yazarın dili gayet yalın, nahif bir üslubu var. Kendinizi hiç fark etmeden hikayenin melankolisine kaptırıyorsunuz. Biraz iç döküş, biraz da geçmişle hesaplaşma hissettirdi.
Pastoral betimlemeleri çok çok başarılı. Mobilyasıyla kamp yapan çifti okurken, arkadan gelen müziği duyduğuma yemin edebilirim.
2. dünya savaşı sonlarında bir kasaba çocuğunun hikayesini konu alıyor. Savaşın etkileri, cenazeler, çocukların silah taşıması vs. detaylarda oldukça yürek burkucu bir alt metni var.
Yanlış bilinenin aksine, yazarın intihar etmeden önce yazdığı son kitabı bu değil, son basılan kitabı bu. Bir vedalaşma olarak algılanmaması gerekse de hissettiriyor. Tezer Özlü okuduğumda yaşadığım kasveti yaşatmıştır. O yüzden, depresyona meyilli bir zamanınızda okumayı tercih etmeyin.
Altı kırk beş yayınlarından epub olarak okudum, imla hataları ile dolu olsa da kurgudan kopuş olmadı, eminim sel baskısı daha kalitelidir.
Yeraltı edebiyatı sevenler, bu Beat kuşağını da sevecektir. Tavsiyemdir, listelerinize ekleyin.