Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz

Mustafa Kemal Atatürk

Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz Gönderileri

Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz kitaplarını, Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz sözleri ve alıntılarını, Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz yazarlarını, Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul Halkı Mümessilleri Cumhuriyetin İlanını nasıl karşılamışlardı?
İstanbul halkı mümessilleri bu tebşir ve tebliği büyük meserretlerle ve alkışlarla karşıladılar ve derhal bütün İstanbul halkı namına Kumandan Paşa'yı ve birbirlerini tebrik ettiler. Binaenaleyh İstanbul'un muhterem ahalisi namına İstanbul hissiyat-ı hakikiyesini tağyir ederek beyanat ve tezahüratta bulunmanın ne kadar küstahane olduğu meydandadır. Rauf Bey, "bence, meseleyi cumhuriyet kelimesi üzerinde mütalea etmek doğru değildir." sözleriyle cumhuriyetten bahis dahi etmek istemiyor.
Sayfa 35 - Cumhuriyet Kitapları, 1998
Hükümetimizin şekli behemehal Cumhuriyet olacaktır.
Merhum Abdurrahman Şeref Bey'in beyanatında şu sözler vardı: (...) Hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir; dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz bu, cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama, bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin."
Sayfa 26 - Cumhuriyet Kitapları, 1998
Reklam
Teşkilât-ı Esasiye Kanunu öyle ceffelkalem tadil edilemez.
Sayfa 24 - Cumhuriyet Kitapları, 1998
İntihapların böyle sık sık tekerrürü, memleket ve milleti fena ve müşkül bir hale sevk eder.
Sayfa 18 - Cumhuriyet Kitapları, 1998
Hakimiyet-i Milliyemizi Her Şeye ve Her Şeye Karşı Sıyanet Edelim Diyen Zat:
Efendiler, her şeye ve her şeye(!) karşı hakimiyet-i milliyenin sıyanetini tavsiyesinde bulunan zat halifenin iltifatını "lûtfi-i İlâhi" telâki eden zâttır!
Sayfa 15 - Cumhuriyet Kitapları, 1998
Heyet-i Vekile Risayetine İntihabı Muhtemel Görülen Simalar:
İstanbul'un bazı gazeteleri bazı zevatın fotoğrafilerini dercederek Heyet-i Vekile Risayetine intihabı muhtemel "muhterem sima"lar ihtariyle nazar-ı dikkati celbetmekte kusur etmedi. Gerçi gayretli bazı gazeteciler 28 Teşrinievvel günü erkenden, "İstanbul'un yüzünü örten sabah sisinin ördüğü gaaze henüz sıyrılırken; deniz semadan, sahillerden akseden renklerle boyanmış, hareketsiz duruyorken"; Marmara'nın sakin sinesini yararak ilerleyen Seyfisefain vapuriyle Kalamış iskelesine çıkıyor.. Yolda, Rauf Beye tesadüf ediyor.. Ondan sonra "büyük bir bahçenin içinde, güzel Kalamış köşkünün, mükemmel bir surette mefruş ve müzeyyen salonuna" dahil oluyor ve köşk mukiminin, muhtelif meseleler hakkında aldığı mütalaasını, bilhassa "hakimiyet-i milliyemizi her şeye ve her şeye(!) karşı sıyanet edelim.." nasihatini neşir ile efkârı tenvire hizmette tesâkül göstermiyor fakat, bu ihtar ve irşatlar Ankara'ya müessir olamıyordu.
Sayfa 14 - Cumhuriyet Kitapları, 1998
Reklam
Yeni Türkiye Devleti'nin Makarr-ı İdarisi: Ankara
(...) İstanbul'un payitaht kalması lüzumunu, bazı misallere istinaden, ispat etmeye çalışıyorlardı. Ankara'nın, gerek iklim, vesait-i münakale ve kabiliyet ve istidat ve gerek mevcut tesisat ve teşkilât nokta-i nazarından; hiç de münasip ve müsait olmadığını söylüyorlar ve İstanbul'un payitaht olması lazım ve mukadderdir diyorlardı. Bu ifadeye dikkat olunursa, bizim makarr-ı idare tabirinden kastettiğimiz mana ile, bu ifadelerde payitaht tabirini kullananların nokta-i nazarları arasında bir fark görmemek mümkün değildir. Binaenaleyh, bu hususta zaten mukarrer olan nokta-i nazarınızı resmen ve kanunen teyit ettirerek, payitaht tabirinin de yeni Türkiye Devleti'nde mana ve mahall-i istimali kalmadığını göstermek lazım geldi.
Sayfa 9 - Cumhuriyet Kitap, 1998
Geri17
79 öğeden 71 ile 79 arasındakiler gösteriliyor.