Serilmiş tepelere seyr için İstanbul'u
Zamanın eskittiği nice yorgun bedenler
Eritmiş sinesinde toprak ölen her kulu
Görülür rûh halinde ömre veda edenler
İşitmez kimsecikler ölenlerin sesini.
Ezel ve ebed içre gönlümde yâr İstanbul
Gönül verip sevdiğim, gönlümü Yâristan bul
Düşersem yârden ayrı, yalnız sana düşeyim
Ağyâra meyledersem, gönlümü yar, İstanbul ...
Yalnız İstanbul bilir bir âhın ateşini
Bu yüzdendir her asır şiddetle titremesi
Sinesinde topladığı kaç âhı birden salar
Vuslat için inerler yıldızlar İstanbul'a
Neden hep yasakların çevresinde dönerim
Neden günah çok yakın ve sevaplar uzaktır
Neden seni görmezsem bir mum gibi sönerim
Neden sevda gönlümde günah için tuzaktır
Günahlar kadar büyük, sevap kadar küçüğüm,
Yalnız senin yüzünden nefsimle kavgadayım.