Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaşam Sana Teşekkür Ederim

Jülide Gülizar

Yaşam Sana Teşekkür Ederim Hakkında

Yaşam Sana Teşekkür Ederim konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
0/10
0 Kişi
1
Okunma
Beğeni
285
Görüntülenme

Hakkında

Bu ve bundan önceki kitabımın çok büyük bölümlerini, Mersin’de 6-7 yıl önce sahip olduğum yazlıkta kaleme aldım. Geçmişi çok gerilerde bıraktığıma, iyi-kötü her şeyin beni artık hiçbir şekilde etkilemeyeceğine inanıyordum. Olup bitenler o kadar etkisini yitirmişti ki. Zaman zaman yaşamaya nereden başlayıp nereye geldiğimi, bugün hangi noktada olduğumu düşünür ve bundan sonra bir mutluluk duyardım. Bu nedenle de yaşama hep bir teşekkür borcum olduğunu düşündüm. Yazmaya Başladığımda "tamam" dedim, ikinci kitabın adı bu olsun." Nedense düşündüğüm olmadı. Çünkü yazdığım olayları toplu biçimde bir arada gördüğümde hepsi teker teker canlandı gözümde. Bazı geceler sabaha kadar yazdığım oluyordu.Yine öyle gecelerden biri... Deniz karşımda uzanıp gidiyor. Mehtap zamanı olduğu için, aydede akşamın ilk saatlerinden beri denizi yaldızlaya yaldızlaya, oturduğum binanın önündeki havuzun üzerine gelmiş. Gece sessiz, yukarıda yıldızlar, aşağıda ağaçlar, çiçekler şıkır şıkır ışıklar içinde. Ağustos böceklerinin (oralarda CIRCIR BÖCEĞİ derler) konseri (!) alabildiğine sürüp gidiyor. Kitabın pek de hoşa gitmeyen bir bölümünü yazıyorum. Aniden beynimde bir incecik sızı duydum. Sızı giderek karıncalanmaya dönüştü. Bir an geldi ki sanki beynimin içinde hiç durmadan koşuşturuyorlar. Önce beyin kanaması geçiriyorum sandım. Ama az sonra içimde bir öfke de kabarınca durumu anladım. Yaşadıklarım, zayıf bir anımı yakalamıştı ve dışa vuruyordu. İşte o zaman tutamadım kendimi. Önce "Allah belanı versin manyak karı" diye bağırdım. İlk aklıma gelen cümlede "sen bu yaşamın nesine teşekkür edeceksin" ve ardarda sıraladım. Maddi sıkıntılar içinde büyüdüğüne mi? Anandan babadan yediğin dayaklara mı? Okuma çabalarının üç kez engellendiğine mi? Seni kıskancına almış geleneklere "göreneklere" töreye mi? Bir şeyi elde edilebilmek için söke söke uğraş vermelerine mi? Yaşamının 55 yılını esir almış romatizmama mı? Kazık kadar olduğumda bile, yaşam karşısında ne kadar acemi, ne kadar gerilerde kaldığıma mı? Neye, neye, neye? Yalnızca sabah kahvaltısından sonra biribirinden yakarak ve içime çekemeyerek içtiğim iki sigara geldi aklıma. Sözüm ona böyle rahatlayacaktım. Bir tane yaktım ve küllerini denize doğru savurmaya başladım. Değişen bir şey olmadı. Gözüm o sırada masanın üzerindeki kitabın sayfalarına kaydı. Koca bir tomardı sayfaları. Kaptığım gibi, balkondan aşağı fırlatıverdim. Kağıtların döne döne düşüşünü seyretmeye başladım. Düşüşleri çok uzun sürüyordu. Çünkü 14 katlı bir apartmanın 12. katında oturuyordum. Son birkaç sayfa da yere konduktan sonra, yaptığım kafama dank etti. Onları bir daha baştan yazamazdım, yazdıklarımdan vaz da geçemezdim. En doğrusu aşağı inip hepsini toplamaktı. O da kolay kolay göze alınamazdı. Çünkü Mersin’de olur olmaz zamanlarda elektrik kesintileri yaşanıyordu. Ya inerken kesilirse? Ya çıkarken? Gecenin karanlığında, elinde darmadağın koca bir tomar kağıtla 212 basamak merdiveni nasıl çıkarsın?Bu kez yaptığım akılsızlığa sinirlendim. Ama inip onları toplamaktan başka yapacak hiçbir şey yoktu. İndim, aldım. Neyse ki korktuğuma uğramadım. Ve yukarı çıkınca önce bir çay hazırladım, bu kez bir de keyif sigarası yaktım. Başladım kendimi azarlamaya. A hatun, şaşkınların şaşkını, akılsız hatun. Hiç düşündün mü, şu an senin yerinde olmaya can atan milyonlarca kadın bulunduğunu? Sağlığın, aklın yerinde, bundan daha iyisi can sağlığı. Çalışıyorsun, söyleyecek sözlerin var hâlâ. Söylediğin zaman seni dinleyenler de var. Annen baban senin için çok fedakârlığa katlandılar. Hem de hiçbir biçimde ödeyemeyeceğin kadar. Ama sen de hiç değilse onların yüzünü kara çıkarmadın, onlara seninle öğünme fırsatları yarattın. Sayılıyorsun, seviliyorsun, güveniliyorsun, inanılıyorsun. Senin bu yaptığına şımarıklık derler. Evet, sen bu yaşıma gerçekten bir teşekkür borçlusun. Kitabının adı da bu nedenle Yaşam, Sana Teşekkür Ederim olacak.
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 42 dk.Sayfa Sayısı: 272İlk Yayın Tarihi: 2007Yayınevi: Sinemis Yayınları - Edebiyat Dizisi
ISBN: 9789758759545Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Yazar Hakkında

Jülide Gülizar
Jülide GülizarYazar · 5 kitap
Jülide Gülizar (Göksan) (d. 1929, Adana - ö. 14 Mart 2011, Ankara), TRT'nin ve Türkiye’nin ilk haber spikerlerinden, sunucu, yazar, eğitmen. Biyografisi 1929 yılında Adana'da dünyaya gelen Gülizar; ilk ve ortaokulu Mersin'de, lise öğrenimini ise Ankara Kız Lisesi'nde tamamladı. 1956 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Gülizar, avukatlık stajının ardından kendi mesleğini yapmayı tercih etmedi ve aynı yıl Ankara Radyosu'na girdi. 1968 yılında başlayan televizyon yayınlarıyla TRT'de haber spikeri olarak ekranlara çıkan Gülizar, radyo ve televizyonda kadın olarak "ilk açık havada haber okuma", "ilk naklen yayın" ve "ilk röportaj" gibi birçok yeniliğe imza attı. Türkçe'yi iyi kullanmada gösterdiği özeni ile tanındı. Dil konusunu hayatta "evet dediği tek ırkçılık" olarak niteleyen Gülizar, Yabancı dile karşı olmadığını, ancak bunu öğrenirken kendi dilimizi unutmamamız gerektiğini vurgulamıştı. Kendisiyle yapılan bir röportajda, asıl soyadının "Göksan" olduğunu, "Gülizar" soyadının kendisinin bulduğu takma bir soyad olduğunu belirtmiştir. Gençliğinde şiirler yazan ve ileride hep ünlü bir şair olmayı düşleyen Jülide Göksan'ın, evlenince soyadının değişeceğini, şiirlerinin altına hiç değişmeyecek bir isim yazması gerektiğini düşünerek "Jülide Gülizar" adını benimsediğini belirtmişti. Yaklaşık 30 yıl çalıştığı TRT'den 1982 yılında emekliye ayrılan Gülizar, emeklilik döneminde de çok sayıda ajans ve yayın kuruluşunda yazar, muhabir ve eğitmen olarak görev yaptı. Emekliliğinde de Türkçe’nin doğru kullanılması yolundaki mücadelesine aralıksız devam etti. 1997 yılında kurulan Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde dersler veren Gülizar, Kanal B televizyonunda da çeşitli programlar yapıp, söyleşiler hazırladı. Jülide Gülizar aynı zamanda Çağdaş Gazeteciler Derneği'nde yönetim kurulu üyesiydi. Gülizar 14 Mart 2011'de zatürre teşhisiyle bir süredir tedavi görmekte olduğu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Birçok ödüle sahip Jülide Gülizar'ın çok sayıda kitabı bulunmaktadır. 82 yaşında ölen Jülide Gülizar'ın cenazesi Ankara Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından yine Ankara'da Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi. Kitapları "Haberler Bitti Şimdi Oyun Havaları", Ümit yayıncılık, Adana, 1994. "TRT Meydan Savaşı", Ümit yayıncılık, Adana, 1995. "Where Are You Going Türkçe?", Sinemis yayınları, Ankara, 2004. Türkçenin aşığı sunucunun sözcüklerle geçen yaşamı. "Ah Baba Ah!", Sinemis yayınları, Ankara, 2005. Jülide Gülizar'ın çocukluk anıları, 1930'lardan 1950'lere kadar Türkiye'nin değişim yılları. "Yaşam, Sana Teşekkür Ederim", Sinemis yayınları, Ankara, 2006. Jülide Gülizar'ın yaşam öyküsü. "Onlar da İnsandı", Sinemis yayınları, Ankara, 2007. İlk on cumhurbaşkanıyla yaşadıklarını anlatıyor. "Bir Konu Bir Konuk", Sinemis yayınları, Ankara, 2008. 1980 darbesinin hemen öncesinde yaptığı programlar nezdinde o dönemi anlatıyor. "Burası Türkiye Radyoları", Sinemis yayınları, Ankara, 2008. Radyo sunuculuğı yılları anıları. "TR+Tv=TRT", Sinemis yayınları, Ankara, 2008. Önce radyo, sonra da TV yıllarında TRT anıları. "Ben Bilmem Beyim Bilir", Sinemis yayınları, Ankara, 2008. Türkiye'de kadının durumunu anlatıyor. Bir müzik albümüne katkısı Jülide Gülizar, haber sunucusu Ali Kırca'nın 2002'de doldurduğu müzik albümü "Habersiz Türküler"de yer alan "Ah Bir Ataş Ver" adlı türkünün girişinde türkünün hikâyesini anlatmıştı: 4 nisan 1953'te Türk denizaltısı Dumlupınar Akdeniz'de yapılan bir NATO tatbikatından dönerken Çanakkale Boğazı'nda Naboland isimli bir İsveç yük gemisi ile çarpışarak batmıştı. Dipte yatan denizaltıda sağ kalan 22 kişiye moral vermek için kurulan telefon hattıyla bu Ege Türküsü de dinletilmişti. Bu trajedi sonradan bu türkü ile özdeşleşmişti. Ali Kırca'nın seslendirdiği türkünün girişinde olayı düzgün Türkçesiyle Jülide Gülizar seslendirmişti.