"Hocam, niye evlenmediniz?"
Her keresinde, bu soruyu ömründe ilk yanıtlıyormuş gibi, "Niye evleneyim?" derdi. "İyi bir kız alsak kıza yazık; kötü bir kız alsak bize yazık!"
Bizim kuşak Varlık'la büyüdü. Her ayın 1'inde, 15'inde dergimizi elimize alınca yüreğimiz kıpır kıpır olurdu. Sayfalardan bize, bizden sayfalara edebiyat sevgisi akardı. Üçüncü hamur kağıt. Siyah-beyaz baskı. Çerçeveler içine sıkışmış şiirler. Arada desenler. Kapak içinde Yaşar Nabi'den "okura mektup". Neredeyse iki sayıda bir "kitap fiyatları çok yüksek" yakınmalarını yanıtlardı Yaşar Nabi: "Sinema bile 125 kuruş. Kitap, sinemadan ucuz. 1 lira. Üstelik kitabı saklayabilir, okumaları için arkadaşlarınıza da verebilirsiniz."
seyircilerin küfürlerinden yakınırdı baba gündüz. bir arkadaşının küçük oğluyla maç dinliyormuş radyoda. seyircilerin ünlü "terane"si başlamış.
çocuk, "gündüz amca, seyirciler ne diyorlar?" diye sormuş.
baba gündüz, "hakemin yönetimini beğenmiyorlar, yavrum," demiş. "onu ilme davet ediyorlar, 'ilme hakem!' diye
"Düzenli maçlar yapıyorduk artık.
Kemal (Özer), Adnan (Özyalçıner), ben en has 'müdavim' lerdik.
Adnan kalede oynuyordu. Kemal savunmanın belkemiğiydi.
Memet Fuat, sırtında ceketi, orta alanda takımı yönetiyor,
ayağına gelen topları milimetrik paslarla dağıtıyordu.
Ben ise "gole giden bir panter" olarak koşturup duruyordum.
Her keresinde 8-10 kişi oluyorduk mutlaka.
Arada bir Demir Özlü, Ferit Öngören, Feridun Metin Aksın,
Cemal Süreya, Edip Cansever de katılıyordu bize.
Bir keresinde Asım Bezirci bile gelmişti."
İşte o kafiyeli maç günlerinin birinde
Cemal Süreya Memet Fuat'a bir teklifte bulunur.
"Fuat, geç kaleye, üç penaltı atacağım.
Üçü de gol olursa bizim bir arkadaşın şiir kitabını ücretsiz basacaksın."
Memet Fuat bu hoş meydan okumayı kabul edip
kaleye geçer ve başlar penaltılar.
Cemal Süreya bu, Türk Şiiri'nin en incecisi, üç vuruşta da topu yollar ağlara şiirlerindeki gibi. Ama kaleci Fuat sözünü unutur.
1 yıl sonra Cemal Süreya'nın o arkadaşı başka bir yayınevinden yayınlatır kitabını.
Hesapta olmayan 4. penaltı gölü o kitabın kapağındaki 5 kelimeyle gelir;
Ahmed Arif - Hasretinden Prangalar Eskittim...