Kitaptaki tanımıyla kendi de flanör yani gezgin olan yazar gezilerini anlatırken flanörün portresini çiziyor. Gezmek sadece başka bir mekana geçmek değil yazar için. Bir şehre gittiğinde, aynı sokakları farklı zamanlarda yürüyerek mimarinin tadını çıkarıyor, sokakları kokluyor, dinliyor.
Karşılaştığı insanlar üzerinden mekanın derinlerine iniyor. Onun için yol, yoldakilerle yol oluyor.
Yazar özenti, şıpsevdi bir turist değil. Yola dair derin bir felsefesi ve ilham veren kalitesi okudukça okuyucuyu sarıyor.
Kitabı okuduktan sonra, nerede yaşıyor olursanız olun, o yere meraklı bir turist gibi bakmaya, orası için daha çok zaman ayırmaya başlayacaksınız.