Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yazılı Kaya

Nursel Duruel

Yazılı Kaya Gönderileri

Yazılı Kaya kitaplarını, Yazılı Kaya sözleri ve alıntılarını, Yazılı Kaya yazarlarını, Yazılı Kaya yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bana kalırsa insanın yüzde yüz benim diyebileceği tek şey rüyalarıdır. Herkes rüya görüyor, ne rüyalar... Ama ben sizin rüyanızı hiç görmedim. Kimseninkini görmedim. Siz de benimkini.
Sayfa 48 - YKY 1.Baskı
Zamandı elimdeki tek araç. Nasıl kullanacağımı, nasıl yönlendireceğimi, belleğimle nasıl buluşturacağımı, bilemediğim zaman. Hayatlarımıza eşlik ettiği için varlığını kabullenmek zorunda kaldığımız görünmez canavar, sinsi düşman, aldırışsız dost, koca sakal, arapsaçı!.
YKY 1.Baskı
Reklam
Sen olabilirsin mevsimleri olmayan yalnızlığın bekçisi, sen olabilirsin duvarsız tapınağın bekçisi, Yunus renginin bekçisi!.
Sayfa 35 - YKY 1.Baskı
Zaman ince bir aralık bulmuş, akıyor sana doğru.
Sayfa 27 - YKY 1.Baskı
Pusu kuruyorum karanlığa. Nasıl basacak burayı alacakaranlık, aydınlığı nasıl gönderecek? Göremiyorum. Sonra kalkıp bu kez sabaha pusu kuruyorum. Öyle gizli yer değiştiriyorlar ki, ikisini de yakalayamıyorum.
Sayfa 26 - YKY 1.Baskı
"Hep bekleyiş. Ömrümüz bekleyişle geçiyor. Çocukken büyümeyi bekliyoruz, büyüyünce sabahı, sağlığı, dostluğu, aşkı...”
Reklam
Ardımızda yaptıklarımızdan çok yapamadıklarımız vardı. Umutlarımız, ortak amaçlarımız, didişmelerimiz, gündelik küskünlüklerimiz, gün ışığı görmemiş gizlerimiz... 
Sayfa 33
Aramızdan biri seçilecekti. Bizi böyle bir seçim yapmaya kimin, neyin zorladığını bilmiyorduk. Bildiğimiz tek şey seçimin zorunlu olduğuydu. Kimse aday değildi. Hiç böyle alabora olmamıştık. Seçilenin ödülü felaketi olacaktı ya da felaketi ödülü. Sürekli tırnaklarını kemiren, saçlarını savuran biri, tıslayan bir sesle, kıyıcı ve atak "sen!" dedi, "sen!" işaret parmağıyla beni göstererek, "sen olabilisin." Platformun vadiye en yakın ucunda duruyordum. Bir anda, orada bulunan bütün işaret parmakları bana yöneldi: "Sen olabilirsin mevsimleri olmayan yalnızlığın bekçisi, sen olabilirsin duvarsız tapınağın bekçisi, yunus renginin bekçisi!.." Dehşete düştüm. Ömrümün doruğunu gösteriyordu lanetli parmakları. "Hayır, hayır," diye direnmek istedim, "benim için çok fazla, taşıyamam..."     İşte tam o sırada göründün sütunların dibinde. Onurla korkunun tutsağı olduğum anda. Yalnız senin yaratabileceğin tören gerginliğiyle indin merdivenleri, gelip ortamızda durdun. Soluk alamıyorduk. Yüzünde yabansı bir sarılık, ellerini ceplerinden çıkardın; her şeyden uzaklaşmış, alaycı, acılı bir gülümseyişle yavaş yavaş açtın avuçlarını. Bomboştular. Ceplerin ve alnın her zamankinden ağır, ellerin boş... Vadiye bakıyordun tutkuyla. Biliyorduk, daha seçi başlamadan seziyorduk; giden sen olacaktın.    Yürüyüp gittiğinde vadinin derinliklerine     bastığın yer    gün batımının kınaladığı kayıklardı    bir minyatürün lacivert zemini olsaydı    böyle kaybolmazdın.
Sayfa 35
Geri19
100 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.