Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yazılı ve Sözel Arasındaki Etkileşim

Jack Goody

Yazılı ve Sözel Arasındaki Etkileşim Gönderileri

Yazılı ve Sözel Arasındaki Etkileşim kitaplarını, Yazılı ve Sözel Arasındaki Etkileşim sözleri ve alıntılarını, Yazılı ve Sözel Arasındaki Etkileşim yazarlarını, Yazılı ve Sözel Arasındaki Etkileşim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sözel kültürün ürünü olarak görülmese bile en azından sözel geleneğin bir ürünü gözüyle bakılan bir diğer büyük sözel başa- rı, Ortodoks Hindulann kutsal metinleri olan Vedalardır. Bunlar, yazının kültürel sonuçları ile ilgilenen bilginler için kesinlikle bir sorun teşkil ederler. Çünkü burada Brahmanlara bu sözel anlatıların harfi harfine aktarılması gerektiği ve yazılı metnin önemli olmadığı vurgulanırken, aynı zamanda (aslına uygun) tam tekrarlamanın gerçek (satyam) olduğu üzerinde de ısrarla durulur (Staal 1961: 1 ). Kitabın diğer dünya dinleri üzerindeki rolüne apaçık bir karşıtlık gösteren bu durum, Veda ilahilerinin yazının gelişinden önce oluşturulmuş olduğu iddiasına yol aç- mıştır.
Reklam
Finnegan'ın daha önceki kitabından sonra, hem "destansı" hem de "efsanevi" denilen uzun kompozisyonlarla ilgili manza- ra biraz değişime uğradı. Daha uzun olan destanlar bağlamında elimizde, LoDagaaların Bagre'sinin yayımlanmış iki uzun ver- siyonu bulunmaktadır (Goody 1 972, Goody ve Gandah 1981 ). Bunlardan birincisi 12 bin kısa dizeden oluşmakta ve anlatımı sekiz saat kadar sürmektedir. Bu çalışma dünyanın yaratılışı ile insanın Tanrı ile (veya tanrılarla) bağlantısını, felsefe ve hayatın sorunları ile birlikte ele alır.
Gabon ve Kamerun'daki Fang halklarının mvet edebiyatın- da ve Güney Sahra'da bulunan Mande halkları arasındaki griot anlatılarında efsane türünde bazı şiirler görmekteyiz. Finnegan bunu şöyle tamamlıyor; genel anlamda ve İslam etkilerinden ayn olarak destanın Afrika sözel edebiyatındaki önemi belirgin ölçüde azdır. Bu yüzden de pekçok okur-yazar olmayan halk için doğal bir form olduğu yönündeki apriori varsayım pek faz- la destek görmez.
Antik Dünyada Okuma-Yazma ve Başarı Tarihi resme bakıldığında kimse, yazının etkilerini tek bir fe- nomen olarak göremeyecektir. Sözde "okuma-yazma tezleri" bir dizi olası değişkenleri, insanların birbirleriyle olan iletişiminde- ki birtakım farkları, bunların iletişimin içeriği ve tarzı üzerinde yapmış olduğu etkileri ve genel anlamda da sosyal yaşam üze- rindeki etkilerini kapsar. Bu tür değişikliklerin eklenerek artan tarihi sonuçlarını içerir. Bu nedenle sözellik ve okur-yazarlık arasında iki değişkenli basit bir geçiş olduğunu düşünmemeli, fakat bunu iletişim araçları (veya benim adlandırdığım gibi akıl teknolojisi) ve iletişim tarzı yönünden tanımlanması gereken de- ğişimler silsilesinin bütünü üzerinden değerlendirmeliyiz. Eğer kahince kullandığım akıl teknolojisi deyimine göre söylersem, sosyal örgütlenme ve ideoloji yönünden belli bir teknolojinin kullanımı; bunun tam potansiyelinin gerçekleşmesini ve daha fazla gelişme fırsatını ya engeller veya destekler.
Arami yazısı, Arap ve Hint yazıları üstündeki etkilerinin dışında ayrıca, Pehlevi yazısı olarak bilinen İran (Pers) yazı formuna ve MS V. yüzyıl Ermeni ve Gürcü yazısına da adapte edilmiş, bunun yanında Sibirya, Moğolistan ve Türkistan'da eski Türk ve Moğol kabileleri tarafından kullanılan bir dizi alfa- beye de uyarlanmıştır.
Reklam
Alfabe Alfabenin bulunuşu ile ilgili iki görüş vardır: Birincisi; M.Ö. 750 civarında Yunanistan'da, büyük İyonya ve Atina başarıla- rından hemen önceki dönemde bulunduğu yolundadır, ikincisi ise ondan 750 yıl kadar önce Batı Samiler tarafından keşfedildi- ği varsayımıdır.
Büyük çaptaki son bir gelişme ki bu Sami konuşma idi, gücü ele geçirip imparatorluğu birleştirerek eski hanedanlık dönemi- ne son veren Akad Krallığı (M.Ö .. 2400-2250) sırasında ortaya çıktı. Akadca artık baskın bir konuşma dili haline gelmişti fakat Akad dilini yazmak için sadece Sümer çivi yazısının kullanılma- sına devam edilmesi yetmiyordu, korumuş oldukları daha eski materyallere erişim sağlayabilmek için Sümer dilinin kullanıl- ması da gerekliydi. Böylece orada, bir başına yazılı işlemler için kullanılan ve konuşmayla yazmanın dilbilim açısından tamamen birbirinden ayrılmasına yol açan, o zamandan bu yana yazılı kültürlerin birçok aşamasında baskın olan bir "ölü" dil kavramı ortaya çıktı
Ayrıca, Kish şehrinde (Jamdet Nasr) İlk Elamların dillerini yazmak için kullanılan, başlarda içinde soyut elemanların daha güçlü olduğu, Uruk III ve benzerleri ile çağdaş olan bir çivi ya- zısının da kanıtları vardır. Çizgisel Elam [Script B] formu olarak bilinen yazı formunun gelişmesi ile o dönemin sözcük simgeleri ile hecelerden oluşan bir yazının ortaya çıktığım görüyoruz. Her iki gelenek yan yana varolmuştu ve belki de ortak bir geçmişe sahiptiler. Bu konuda biz hiçbir şey bilmiyoruz fakat şurası açık ki Mezopotamya yazısının kökeninde, ilk toprak fişlerde kulla- nılanlar gibi resimsel olmayan işaretler vardı.
MS 830'larda okuma-yazma azaldı ve anıtsal Maya kitabe- leri ortadan kayboldu. Sonralan, Mixtek ve Aztekler tarafından (MS 1600-900) piktografik sistemler geliştirildi ve bunlar post veya kağıt üzerine resimsel yazılar oluşturdular. Fakat Meksika Vadisi'nde yer alan büyük Aztek kent merkezi Teotihuacan'da yazıya veya takvimsel konulara pek az önem verilmişti (Marcus 1976:64). Bu gerçek kendi içinde, Mesoamerika'daki toplum- sal yaşamın düzenlenmesinde, üzerinden bir yüzyıl geçmiş olsa bile yazının merkezi rolünün az olduğunu, bu yokluğun büyük çapta ekonomi ve yönetimden kaynaklandığını göstermektedir.
Reklam
Bunların ilk ikisi (en eskileri M.Ö. 600 - MS 900 dönemi- na aittir), başlangıçta taşlar üzerine kazılan "hiyeroglif' yazılar; sonraki iki tanesi (MS 900) postlara ve kağıtlara yazılan resim- sel metinler olan "piktografik" yazılardır (Marcus 1980). Bunlardan Zapoteklere ait yazı sistemi en eskisi olup, Oa- xaca Vadisi'nde M.Ö. 600 yıllarında ortaya çıkmıştır. Bu "yazı" öncelikle taş üzerinde ve resimlerde kitabe olarak kendini göste- rir. Buna ilaveten, XVI. yüzyıl sonlarında İspanyol kumandanla- rın derlediği çok geniş bir evraklar dizisi vardır. Bu dönemdeki Zapotek toplumu sınıfsal anlamda, kalıtsal yolla gelen yöneticiler ve asillerden oluşan Coquiler ile halk ve kölelerden oluşan Xoanalar olarak açıkça ayrışmıştı. Üstte olan grupta, büyük erkek çocuklar yönetici, küçük erkek çocuklar ra- hip olurlardı (bu durum, dünyanın başka yerlerinde de görülen yaygın bir fenomendir).
Mesoamerika'da dört büyük yazı sistemi vardır:
1. Maya yazısı; Güney Meksika, Belize, Guatemala ve Hon- duras bölgeleri, 2. Zapotek yazısı; Güneybatı Meksika, özellikle Monte Al- ban (Oaxaca) bölgesi, 3. Aztek yazısı; Orta Meksika (Mexico City civan) ve Teoti- huacan bölgeleri, 4. Mixtek yazısı.
Narmer Paleti yazı ve anıtsal sanatın başlangıcını temsil eder ve aynı bağlantının Mezopotamya' da da ortaya çıktığı gö- rülmektedir. Tek olarak veya küçük gruplar halinde bulundukları zaman bile ilk grafik formlar, ister resimsel ister keyfi olsun, bazı durumlarda, üstü kapalı veya açık, iletişim kuran "mesajlar" ola- rak ele alınmış ve yazının öncüleri olarak kabul edilmişlerdir. Yorumlamanın açıkça yapıldığı seviyede, bir elin işaret parma- ğıyla ve bir bizonun göğsüne saplanmış bir okla simgelenmesi arasında mesajın içeriği bakımından fark aranmayabilir, bunla- rın biri belki standartlaştırılmış bir işaret (bir grafem) diğeri ise tek veya diğerlerinden ayrı bir resim olabilir
Anlatım, tamamlanmamış bir iletişim ve bir anlamda kendiyle-paylaşma, bir tür grafik monolog, amacı hemen o anda bir iletişim yaratma olmaksızın duygu ve düşün- celerin dışa vurumu veya sadece tasarımın kendisini yaratma (kağıda dalgınlıkla çizilen muğlak veya daha belirgin şekiller) olarak görülebilir.
Taş Devri'nin ilk ve orta dönemlerinden çok az kanıt vardır. Fa- kat son dönem Eski Taş Devri'nden (Üst Paleolitik Çağ, M.Ö. 30.000-10.000 arası) Güneybatı Fransa'nın mağaralarında, ar- dından Güney Afrika'nın kaya barınaklarında ve çok daha sonra Kuzey Amerika' daki Ojibway huş ağacı rulolarında grafik form- larda adeta bir patlama olduğunu görüyoruz.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.