Kitaptaki yalnızlık, tüm dünyanın yalnızlığı. Her yere sinmiş. Her yanı kuşatmış. Bu kuşatmanın varlığına her zaman inanırım. Herkes gibi. Yalnızlık, o olmadan hiçbir şey yapamayacağımız şeydir.
İnsan denen yaratık yalnız kalır kalmaz, mantıksızlığa doğru inişe geçiyor. Bunun böyle olduğuna inanıyorum: kendini yalnızca kendine teslim eden insanın deliliğe adım attığını düşünüyorum, çünkü o durumda önünde, kendini kişisel bir sayıklamaya, coşkuya kaptırmasını engelleyecek hiçbir şey kalmıyor.
Aralarındaki aşkın hâlâ bütünüyle var olduğunu, parça parça olsa da,
her an yüreğinde duyduğu bir acı olarak kalsa da yine orada olduğunu,
bütünüyle var olduğunu,
her an güçlenerek var olduğunu sezinleyerek,
bilerek yaşıyor.
Ve bu öldürüyor onu.