Hoca, bulunduğu mevkie rağmen halktan birisi gibi yaşar. Bir taraftan imamlık, müderrislik, kadılık gibi asli görevlerini yaparken halktan kopmaz. Onlar gibi dağa gider, odun keser. Pazarda alışveriş yapar. Ticaretle uğraşır. Çalışkandır. Kendi damını kendi onarır. Kendi tarlasını kendi sürer.
Hoca'nın zekiliğini kurnazlıkla karıştırmamak gerekir. Çünkü kurnazlık, örneğin zor bir durumdan kurtulmanın meşru olmayan yolunu bulabilme becerisi iken zekilik, meşru ama kimsenin düşünemediği bir yolla bu zorluğu aşmak marifetidir. Hoca, her insana olduğu gibi kendisine de İlahi bir nimet olan aklı doğru kullanan ve başkalarına da bu yolu gösteren birisidir.
Fakat geleneksel çevreyi aşmayı da bildi ve hayatın dışında kalmadı. İslâmî şuur parıltılarıyla aydınlanmış kafasını devrin müspet bilgileriyle de doldurdu. İlgileri hem Doğu'ya hem de Batı'ya açıktı. Ama temeli, özü oluşturan İslâm'dı.
Çağın kirli ve çirkin sesleri bizi bunaltmışsa, bunu fark etmişsek Yunus'la tanışıklığımızı artıralım. Yunus, yeniden girsin hayatımıza. Her evin kütüphanesini bir Yunus Divanı süslesin.